Bu cümleyi okuduğumdan beri zihnimde yankılanıyor. Çünkü hayatımıza aldığımız insanlara asla bu gözle bakmayız. Bize bir süre eşlik edeceklerini ve bir gün gideceklerini düşünmeyiz. Ama bir gerçek vardır ki; bazı insanlar hayatımıza gelir ve geçer.

Çoğumuzun hayatında, geldiğinde içimizi ısıtan, yüzümüzde istemsiz bir gülümsemeye neden olan, birlikte şarkılar biriktirdiğimiz insanlar olmuştur. Ve bazen bu kişileri hayat filmimizin bir sahnesinde görürüz. Gönül tüm filme dahil olsun ister belki, ama o kişiyle olan bölüm artık gösterimde değildir. Vizyondan kalkmıştır. Artık sadece anılarda yaşar.

İşte tam da bu yüzden, “bazı insanlar anılar içindir” cümlesi bazen bir ayrılıkla, bazense bitmesi gerektiğini fark ettiğimiz bir ilişkinin içinde yankılanır durur.

Psikolojik açıdan bakıldığında, bu fark ediş bir vedayı ve kabulü temsil eder. Çünkü her insan bizi büyütmez; bazıları sadece iz bırakır. Ve biz o izden, öğrenmemiz gereken ne varsa onu alırız. Kimi insanlar da içimizdeki bir duyguyu görünür kılmak, bir yönümüze ayna tutmak için gelir ve zamanı dolduğunda sessizce gider. Geçmişimizin bir parçası olurlar, ancak geleceğimizin yönünü belirlemek bizim elimizdedir.

“Hiç mi sevmedi beni? Ayrıldık ama o devam ediyor, bense bir kaldırımda oturmuş acı çekiyorum…”

Bu sözleri belki de bir arkadaşımızdan duyduk, belki de bizzat kendimiz söyledik. Ama burada önemli olan, hissettiğimiz acının bize ait olması. Öyle özel ki, kıyaslanamaz bile.

Ayrılıklarda en çok zorlandığımız nokta da burasıdır aslında: kendi acımızı yaşamak ve bu deneyimi anlamlandırmak yerine, çoğu zaman karşımızdakinin ne hissettiğini, ne yaptığını düşünerek kendimizi yıpratırız. Oysa bu çaba yalnızca yorar.

Belki sadece siz güzel sevdiniz…

Bu gerçeği kabul edip yola devam etmek, belki de rüzgarı arkanıza almanızı sağlar.

Hayatınıza giren kişi, size sevgiyi, sınırları, ihtiyaçlarınızı ya da karanlık yönlerinizi göstermek için gelmiş olabilir. Ve sonra kendi yoluna gitmiştir.

Ama onun artık yanınızda olmaması, size kazandırdıklarını geçersiz kılmaz.

Çünkü bu yolculuk sizinle, sizin sevgi kapasitenizle ve kendi gelişim yolunuzla ilgilidir.

İnsan zihni, geçmişte yaşanmış ilişkilerde güzel anıları büyütmeye ve biten ilişkiyi idealize etmeye eğilimlidir.

Ama gerçekten düşününce, hatırladığımız güzel anlar o ilişkinin ne kadarını oluşturuyordu?

Çoğu zaman bir ilişki sona erdiğinde geride bir “enkaz” bırakırız.

Sonrasında o ilişkiden güzel olan parçaları seçip, içimizi acıtacak şekilde yeniden bir araya getiririz. Ama bitirirken dramatik sahnelerle, kırıp dökerek vedalaşmak, belki de asıl bizi yoran şeydir.

Oysa diyebilsek ki: “İyi ki yaşadım. Acısıyla tatlısıyla güzel günlerimiz oldu ve artık yollarımız ayrılıyor…”

İşte o zaman yüzümüzü iyileşmeye çevirmiş oluruz.

Geçmişi, yaşanmışlıkları hak ettikleri yere koymak; hem bize hem karşımızdakine iyi gelir.

Ve bu, bizi özgürleştirir.

Evet…

Bazı insanlar anılar içindir.

Ve onları anılarda bırakırken, kendimizin de o anıların bir parçası olduğunu unutmadan ilerleyebilmek…

İşte bu da yaşam yolculuğunun en kıymetli öğrenişlerinden biri.

Herkesin kendi anılarıyla barıştığı, kalbini hafiflettiği bir hafta olsun…