Hâkimlik… Çok önemli bir meslek… Ve böylesine önemli bir mesleği icra edecek olan kişilerin de elbette ki belirli niteliklere sahip olmaları gerekir.

Hâkimin sahip olması gereken nitelikler, büyük hukukçu Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir heyet tarafından hazırlanmış olan ve hukuk tarihimizde müstesna bir yere sahip olan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyyenin 1792. maddesinde sayılmıştı. Buna göre hâkim; “hakîm, fehîm, müstakîm, emîn, mekîn ve metîn olmalıdır.” Birebir karşılamamakla birlikte sadeleştirecek olursak yani hâkim; bilgin, zeki, doğru, güvenilir, vakar sahibi ve sağlam olmalıdır.

Mecellenin yapılışının üzerinden uzun yıllar geçti ama hâkimin taşıması gereken niteliklere ilişkin ortaya koyduğu vizyon, bugün hâlen taptaze karşımızda duruyor…

Bunun yanı sıra işin doğası gereği hâkimin taşıması gereken bir diğer önemli özellik ise cesur olma özelliğidir. Cesur olmayan, korkan biri, hâkim olamaz. Olsa da adalet dağıtamaz. Çünkü hâkim olmak ve adalet dağıtmak; bütün baskı ve tehditlere rağmen hak bildiğinden şaşmamayı ve hak bildiğini uygulamayı gerektirir. Bir hâkim, baskılar karşısında adaletten taviz verdiğinde ve bir ülkede de böyle hâkimlerin sayısı artığında, bu durum, o ülke için felaketin habercisidir. Baskı karşısında adaletten taviz vermek, hâkimlik mesleğinin genetiğiyle bağdaşmaz.

Her ne kadar hâkim olmasalar da bürokraside yönetici pozisyonunda görev yapan kamu görevlileri de uhdelerinde birçok personel çalıştığından ve verdikleri kararlarla, tesis ettikleri idari işlemlerle birçok personelin hayatını doğrudan etkilediklerinden, onların da yönetimleri sırasında adil olmaları insani, İslami ve hukuki bir sorumluluktur. Ve kamu yöneticileri, aynı zamanda da tıpkı hâkimler için söylediğim gibi cesur da olmalıdırlar.

Bir kamu yöneticisi; bir karar vereceği veya bir idari işlem tesis edeceği zaman, adalet neyi gerektiriyorsa o yönde işlem tesis etmelidir. Baskılara ve bürokratik güç dengelerine boyun eğip adaletten sapmamalıdır. Hiçbir güç dengesi, adaletten üstün değildir ve hiçbir güç dengesi, bu dünyada bir şekilde varlığını hissettirebilirse de Mahkeme-i Kübra’da zerre geçerliliğe sahip değildir. Adil olmak; insan olmanın, Müslüman olmanın ve erdemli bir yönetici olmanın vazgeçilemez bir gereğidir.  

Cesaretle ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 61. kuruluş yıldönümü töreninde, dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü ARSLAN’ın da anlattığı, yaşanmış bir olaydan bahsetmek istiyorum. Olay şöyledir;

Namık Kemal, bir davada tutuklu yargılanır. Namık Kemal’i yargılayan istinaf mahkemesinin başkanı ise Abdüllatif Suphi Paşadır. Namık Kemal, birkaç yıl önce Suphi Paşa’dan ve babasından çok kötü sözlerle bahseder. Bir mektup yazar ve mektubunda Suphi Paşa’nın babası için haşerat, Suphi Paşa için ise nebbaş (mezar soyguncusu) ifadesini kullanır. Dolayısıyla Namık Kemal, tedirgin bir biçimde duruşmaya çıkar. Ayrıca, Namık Kemal’in mahkûm edilmesi için mahkemeye dönük baskılar vardır. Çeşitli güç odakları, Namık Kemal’in mahkûm edilmesi için mahkemeye ve Suphi Paşa’ya baskılar yapmaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı başta Namık Kemal olmak üzere herkes mahkûmiyet beklemektedir. Fakat Suphi Paşa’nın başkanlığını yaptığı istinaf mahkemesi, beklenenin aksine Namık Kemal’i hürriyetine kavuşturan kararı verir.

Suphi Paşa, akşam evine döner. Kızı, babasına, bu kararı verirken korkup korkmadığını sorar. Suphi Paşa, kızına, Zühtü ARSLAN Hocanın deyimiyle tüm zamanların hâkimlerine serlevha olacak ve hepimizin vicdanlarına kazınması gereken şu cevabı verir; “Yarın, Hünkârın da benim de huzuruna çıkacağım bir hâkim vardır ki; yalnız O’ndan korkarım…”  

Evet… Suphi Paşanın cevabı gerçekten de mükemmeldir; Yarın, Hünkârın da benim de huzuruna çıkacağım bir hâkim vardır ki; yalnız O’ndan korkarım…

Evet… Her hâkim, her bürokrat, bir gün ölür… Baki olan yalnız Allah’tır… Ve ölen hâkim ya da bürokrat, bu dünyada baskılara boyun eğip bir şekilde adaleti yanıltmış olsa da Mahkeme-i Kübra’da kurtuluşu yoktur. Allah, Adil-i Mutlak’tır ve adalet, mutlaka tecelli eder…

Adaletin bu dünyada da tecelli edebilmesi için cesur ve adil hâkim ve bürokratların sayısının artması temennisiyle…