Üç zamandan iki zamana gidelim mi?

Üç zaman dün- bugün-yarın olarak tanımlanırken ya iki zaman nedir? O da bugün dünya yarın ahiret tanımlanır.

Anadolu’da konuşmaya başlarken doğru söylediğini teyit etmek için;

--- Bugün dünya yarın ahret doğru konuşmak zorundayız. Der. Öyle başlar konuşmaya.

Bir Allah dostu ise bunu daha da açar;

Dünya ve ukba dengesini kurabilmenin hayati önem taşıdığı şu cümlelerle izah edilir:

“Allah indinde günler ikidir:

 Bugün ve yarın.

Bugün dünya, yarın ahirettir. Muttaki kişiler dünya hayatının yarınlarını değil, dünyaya göre yarın olan ahireti düşünürler. Orası için hazırlık yaparlar... Dünya ile ukba arasında ahenk kuramayan, dünyasını da ukbasını da kaybeder. Ölçüsüzlük dengesizliği, dengesizlik kargaşayı davet eder. Kargaşanın hüküm sürdüğü bir yerde de huzur ve saadet hayal olur.”

Müslümanların muhabbet ve husumetlerindeki ölçüler ortaya konur:

“Biz Müslümanlar şahıslara buğzetmeyiz. Biz, şahıslardan sadır olan küfür, şirk, nifak, günahı kebair gibi kötülüklere buğzederiz ve bu kötülükler zail olup sahibi tövbekâr olunca, onu muhabbetle kucaklar, dostlarımız arasına katarız.

Biz bir kişiyi de imanından, Salih amellerinden, ihlâsından, takvasından, güzel ahlakından dolayı severiz. Allah korusun o bu güzel hallerini terk eder, kötülüklere dönerse ona olan sevgimiz zail olur. İsterse öz kardeşimiz olsun, yakın dostumuz bulunsun.”

Evet, bugün dünyalık makam, mevki, para-pul yarınımızı yani ahiretimiz karartamayız.

İnşallah sizlerde dünyası için ahiretini karartanlardan olmazsınız.

Tabi sığ düşüncelerle bakarsan bu hareketler suç görünür. Hamdolsun bizim kimseye önyargılı bir bakışımız yoktur. Tâki şirke ve küfre varmadığı müddetçe. Bizim yaklaşımız budur.

Ne demiş o mübarek Allah dostu;

           

“Biz Müslümanlar şahıslara buğzetmeyiz. Biz, şahıslardan sadır olan küfür, şirk, nifak, günahı kebair gibi kötülüklere buğzederiz ve bu kötülükler zail olup sahibi tövbekâr olunca, onu muhabbetle kucaklar, dostlarımız arasına katarız.

Biz bir kişiyi de imanından, Salih amellerinden, ihlâsından, takvasından, güzel ahlakından dolayı severiz. Allah korusun o bu güzel hallerini terk eder, kötülüklere dönerse ona olan sevgimiz zail olur. İsterse öz kardeşimiz olsun, yakın dostumuz bulunsun.”

Biz öncelikle Hz. Muhammed ve ashabını örnek alırız. Hz. Ömer (ra) dünü ile sonunu göz önüne alırsak gerçeği daha iyi anlarız.

 Dünü ile bugünü kıyaslarken basitleşmeyelim. Dün hatalı olabilirsin ancak bugün o hatadan dönmüş ve o hatayı tekrar yapmıyorsan ne mutlu sana!

Hem aynı hata üzerinde gideceksin hem de elinde terazi doğruluktan dem vuracak yok böyle şey!

Cenabı Allah Müslüman Türk Milletini birlik beraberlikten ayırmasın!

Âmin!