Ülke gündemi karışık. Dışarıda ve içerde yaşananları,  neleri tartışır duruma geldik diyerek hepiniz şaşkınlıkla izliyor ve birebir yaşıyorsunuz. Vatandaşın birincil önceliği geçim derdi alırken, gündemi değiştirmek ve toplumun dikkatini başka yönlere çekmek isteyenlerin çabası umarım boşa gider.

Anayasa değişikliği için Meclis Başkanı var gücüyle çalışıyor. Adama sormazlar mı “anayasada yer alan kanunlara göre vatandaşın çıkarına ne yaptınız?” diye. Yeni anayasa çıkarsanız ne olacak? Toplum ülkenin sorunlarını sırtına almış yaşamaya çalışıp, ölmemek için can çekişirken üstlerinde tepinen filler biraz daha beslensinler, nemalansınlar diye mi anayasa değiştirilecek? Millet adalete güvenini yitirmiş bireysel silahlanma ile birbirini öldürürken yasalar nerede duracak? Kimden kimin hakkını alacak? O kadar çok soru var ki hangisini soracağımı şaşırıyorum.

Şu anda en önemli gündemimiz sokak hayvanları!.. Onları korumak, yaşatmak, tecavüz ve işkencelerden korumak isteyen hayvan severler uyutulmak (öldürülmek) istenen sokak hayvanları için ayaklanmış durumda. Her şeyin bir çaresi vardır. Beton ekonomisiyle her yere yaptığımız yüksek binalarla hayvanların yaşam alanlarını biz ellerinden aldık. Çünkü biz onlardan güçlüyüz. Her zaman hepinizin şahit olduğu veya haberlerden, sosyal medyadan takip ettiği hayvanlara yapılan zulmün bir türlü önüne geçilemediği gibi şimdi de onların yok edilmesi konusunda çalışmalar yapılıyor. Ülkede bu kadar çok veteriner hekim işsizken onları bu alanlarda aktif olarak çalışmaya başlatmak, kısırlaştırma çalışmalarını yapmalarını sağlamak yerinde olmaz mı? fakat biz millet olarak işi yokuşa sürmeye çok meraklı olduğumuzdan her olayı çözmekte, sorunu iyileştirmekte başarısız oluyoruz. Bizim elimizden sağlıklı bir çözüm bulunmasını beklemekten başka bir şey gelmiyor. Konuyu üzülerek takip ediyoruz.

Öte yandan yaz aylarının gelmesi ile birlikte, pazarlarda fiyatların aşağı çekilmesini beklemek hayal oldu gibi. Çünkü pazarlarda fiyatlar oldukça yüksek. Üstelik marketlere girmek bir dert çıkmak ayrı dert. Sorun giderek büyüyor. Adam kırık peynir ya da tarihi geçmiş kaşarların rendelenmişini almak için kırk kere düşünür olmuş. Sonrası şöyle! Ekonomi bakanı Mehmet Şimşek enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek için sabır gerek derken hangi akılla konuşuyor anlamakta güçlük çekiyorum.

Ülke ekonomisi öğretmenlerin, öğretmenler odasındaki içtikleri çay ya da kahveden tasarrufla, tasarruf tedbirlerinden medet umar hale geldiyse bu ülke batmış demektir. O zaman şu kadar büyüdük, bu kadar geliştik demenin hiçbir anlamı da kalmamıştır. Oralarda kullanılan elektrikten tasarruf edileceğine kendilerine dönüp baksınlar. Makam araçlarını, konvoyları, uçakları, günlük masraflarını, yurtdışına aktardıkları paraları düşünsünler.

Bu yıl emekli yılı ilan edilirken aslında onlarla nasıl dalga geçildiğini yapılan açıklamalardan anlıyoruz. Emeklinin cebine 10 bin lira koyup temel ihtiyaçlarını karşılayamayan emeklinin tatile çıkıp sosyal tesislerden indirimli yararlanmasını sağladığınızı, Kredi ve Yurtlar Kurumunun ranzalı odalarından indirimli yararlanabileceğini böbürlenerek bir şey yapmış gibi söylüyorsunuz.

Emeklilerin bu kadar feryat etmesini duymazdan gelenler, emeklilerin iş bulmak için ne kadar çok çaba sarf ettiğini de tabi ki görmezler ve duymazlar. Tok ne bilsin acın halinden. Bu ülke vatandaşının barınma sorununu hala çözememişken sadaka gibi maaşlarla yaşamaya yaşam derken, bugün emekliye nasıl ara zam yapılmazın yollarının arandığını duymak bizi gerçekten çok üzüyor. Toplumun yaşam hakkını elinden alırsanız, onlarda sizin oturduğunuz koltukları altınızdan çeker atar. Yöneticiler toplumun sesini duymak, onların tepkilerini dikkate almak zorundadır.

Ülke ekonomisini güllük gülistanlık gösterenler, prim gününü tamamlamış fakat emekli olamamışların seslerini duyacaklar mı? Polis ve askerlerin sesini duyacaklar mı? Atanamayan öğretmenlerin feryadına ne zaman kulak verecekler? Özel okullarda düşük maaşlarla çalıştırılan öğretmenler ne zaman haklarına kavuşacaklar? Kalfa ve çırakların gerçek hakları ne zaman verilecek?

Bütün beklentiler karşılığını bulmamışken, fiyatlar yükselirken, vergiler artarken evimizde kullandığımız suya para yetiştiremezken ekonominin iyiliğinden söz etmek, bütün bunları yaşayan halkın aklıyla alay etmekten başka bir şey değildir.

Öte yandan Milli Eğitimde yaşananları şaşkınlıkla izliyoruz. Artık umudumuzu bağladığımız gençliğe gereken eğitimi de veremedikten sonra çocuklara söyleyecek sözümüz olamaz. Siyasi ayak oyunları nereye kadar sürecek göreceğiz. Fakat bu kaybettiğimiz zamanların geriye nasıl dönüşü olacağı üzüntüsü gelecek açısından son derece kaygı verici.

Yarına garantimiz yok ama yarını düşünmeden yaşayan da yoktur. Herkes adımını dikkatle atmak, harcamalarını ona göre yapmak zorunda. Çünkü filler üstünüzde tepinmeye devam edecek görünüyor.