İstatistiklere göre "Tarımsal gayrisafi yurtiçi hasılada Avrupa'da lider dünyada ilk 10 içindeyiz". Ülke olarak "Fındık incir kiraz ve kayısı üretiminde dünyada açık ara 1. sıradayız. Sebze üretiminde 4, meyve üretimin de de 5. sıradayız. Bu başarı çiftçilerimizin, üreticilerimizin ve onlara yön veren ziraat mühendislerinin başarısıdır. Elbette bitkisel üretimle uğraşan ziraat mühendislerinin yanında, teknisyenlerin, ürünü işleyen gıdacı ve hayvansal üretime önemli katkı sağlayan veterinerlerin de tarımsal üretimde önemli katkıları vardır.

Aşık Veysel diyor ki “Benim sadık yârim kara topraktır.”, İnsanoğlunun sadık yâri topraktır. Toprak olmazsa hayat olmaz. Toprak bu dünyada kalacak yerimiz ve ekip diktiğimiz alanlar olduğu gibi topraktan gelip toprağa gideceğimiz için de öteki âleme göçünce yatacak yerimizdir. Her iki dünyamız için önemli olan toprağa biz ne kadar önem verirsek toprak da bizi doyurur ve yaşatır. Alın teri dökülmez, onunla haşır neşir olunmazsa ve gerekli yatırımlar yapılmazsa topraktan gerekli verim alamayız.

Tarım ülkeler açısından kritik öneme sahip üretim kolları arasında yer alan stratejik bir sektördür. Yerleşik hayata geçilmesi ile birlikte tüm medeniyetler için tarım başlıca geçim ve üretim kaynağı, çiftçilik ise en temel mesleklerden bir tanesi olmuştur.

Ülkemiz önemli bir tarımsal potansiyele sahiptir, bu gücü kullanma gayreti içinde olmalıyız. Üreticilerimiz bu gayreti gösteren gruptur, o nedenle her türlü övgüyü hak etmektedirler. Çiftçilerimiz, covid-19 salgını süresince herkesin sokağa çıkmaya korktukları dönemde tarlasını ekip biçerek zirai ürünü kaldırarak bu ülke insanını doyurmuştur.

GSYH: bir ülkenin vatandaşları tarafından yurt içinde ve dışında elde edilen ekonomik faaliyetlerin toplam değerini ifade etmektedir. Türkiye’nin 2023 yılı tarım orman ve balıkçılık geliri (hasılası) 69,166 milyar dolara yükselmiştir. Türkiye’nin toplam 1.118.593 milyar dolar GSYH’nın %6.2’si tarımsal gelirlerdir. Türkiye, birçok üründe ihraç eden ülke haline gelmiş ve ihracat geliri 31 milyar dolar olmuştur.

Dünyada 14 Mayıs çiftçiler günü olarak kutlanmaktadır. Geçen hafta kutladığımız “Çiftçiler Günü” ülkemiz çiftçilerinin hatırlanması bakımından önemlidir. Ülkemizde bugün sağlıklı ve yeterli gıdanın soframıza ulaşması, ülke kalkınması ve bitkisel ve hayvansal üretimde ekonomimizin büyümesi için en yoğun emeği veren, işinde en fazla alın teri döken çok değerli çiftçilerimizin günüdür. Çiftçiler günü, Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin de üyesi olduğu Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu (IFAB) tarafından, 1984 yılında alınan karar doğrultusunda tüm ülkelerde kutlanmakta olduğu gibi, ülkemizde de 14 Mayıs’ı “Dünya Çiftçiler Günü” olarak kutlanmaktadır.

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk “Millî ekonominin temeli ziraattır.” Sözüyle tarımın önemini belirtmiştir. Çiftçilerimiz bu aşk ve şevkle çalışarak insanoğlunun ilk mesleği olan çiftçilikle insanımızı doyurmakta ve ülke ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Türkiye’nin hakiki sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür” sözü hem üretimde hem de toplumun temeli ve geleceği açısından çok şey ifade etmektedir.

 İnsanoğlunun ilk mesleği olan çiftçilik, tarım çok uzun süren avcılık ve toplayıcılıkla başlamış, daha sonra bazı bitkileri kültüre almayı ve bazı hayvanları evcilleştirerek başlamıştır. Böylece insanın varlığını devam ettirebilmek için vazgeçilemez olan gıda ihtiyacı için tarımın gelişmesini sağlayarak tarımda yetiştirme, ıslah ve teknolojik dönüşüm görülmüştür. Günümüzde sanayinin geliştirdiği bütün teknolojiler tarımda kullanılarak Tarım 4.0 uygulamaları ile modern tarım yapılmaktadır.

Dünya genelinde görülen iklim değişikliğinin etkilerinin yanında Covid-19 salgını ve Ukrayna-Rusya arasında patlak veren savaş tüm dünyada tarımın ve dolayısıyla gıdanın ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Tarım sektörü stratejik bir sektördür. Tarla toprağından tohumluk temini, yetiştirme, depolama, işleme ve sofraya gelinceye kadar bütün safhalar önemlidir. Günümüzde çiftçilerimiz, iklim değişikliği, toprak ve su kaynaklı erozyon, toprak ve su kirliliği gibi çevresel tehditlerle karşı karşıyadır. Bu nedenle, sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesi ve çiftçilere çevresel bilinçlendirme ve destek sağlanması büyük önem taşımaktadır. Özellikle tarım alanlarının tarım dışı amaçlarla kullanılması en büyük tehditler arasındadır, bu tehlike en kısa zamanda bertaraf edilmelidir.

Bugün dünyanın her ülkesinde, insanın yaşadığı her yerde çiftçilik vardır. Her yörede, coğrafya ve iklimin elverdiği koşullarda bitkisel ve hayvansal üretim faaliyetleri yapılmaktadır. Çiftçinin geleneksel bilgisi yanında bilimsel çalışmalarla gelişen teknolojiler tarımı giderek daha bilgi tabanlı, eğitim gerektiren ve teknolojiyi kullanabilen bir meslek haline dönüşmüştür. Bu gelişmelere rağmen tarım; insanın, toplumun ve tabiatın geleceği için vazgeçilmez önemli ve ekonomik faaliyet olma özelliğini kaybetmemiş, aksine artan nüfus, azalan tarım nüfusu ve diğer birçok sebeple önemliliği daha da artmıştır.  Tarımsal üretimde değişmeyen ve hiçbir zaman değişmeyecek olan özellikleri nedeniyle dünya durdukça çiftçilik yok olmayacak tek meslek olarak görülmektedir. Tarım ve önemli ve hayati bir meslek olması yanında çok eski ve saygın bir geçmişe ve sorumluluğa sahiptir.  Farklı ekolojilerde ve farklı yetiştirme şartlarında tarım yapıldığından genel ve bölgesel problemleri de eksik olmamaktadır. Bu sorunların kaynağında işletme küçüklüğü, işletmelerde arazi parça sayısının fazlalığı, girdi pahalılığı, tarımda ki nüfusun yaşlanması, organizasyonların etkin olmaması, su kıtlığı ve diğer birçok sayılabilir. Tarımla uğraşan çiftçi sayısı giderek azalma göstermekte olup kayıtlı çiftçi sayımız, günümüzde 2 milyona civarına düşmüş ve kırsalda yaşayanların yaş ortalaması 56’ya ulaşmıştır. Ayrıca aile işletmelerinin giderek azalması, uluslararası dev firmaların tekelleşerek tarımı ve gıdamızı büyük ölçüde kontrol etmeleri de küresel bir tehdit olarak görülmektedir. 

Halen ülkemizde istihdamının yaklaşık yüzde 18’ini karşılayan tarım sektörü, GSMH’dan yüzde 6.2 pay alabilmektedir. Bu veriler Türk çiftçisinin milli gelirden istenilen seviyede pay alamadığını göstermektedir. Tarımsal üretimde problemlerin en kısa zamanda çözülmesi ve tarımın sürdürülebilirliğin sağlanması temennimdir.

14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü vesileyle; alın terini toprağa döken, bu sayede emeğini berekete ve ürüne dönüştüren tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü kutlu olsun. Bütün çiftçilerimizin 2024 yılını sağlıklı, bol kazançlı ve bereketli bir yıl olmasını temenni ediyorum.