Hollanda’da Turkeye köyünde yaşadığımız bir zuhuratı geçen yazımızda paylaşmıştık. Köyün tarihimizle ve milletimizle ilgili bağlantısının öyküsünü ise bu güne bırakmıştık.

Bu yazımızda hem Turkeye hem de onun yakınlarında armasında hilalin bulunduğu Sint Anna Ter Muiden kasabasının ilginç hikâyelerini sizlerle buluşturacağız.

Mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü şehidimizin son örtüsü dalga dalga bayrağımızın nasıl Turkeye semalarında dalgalandığının destanına gelin birlikte bir göz atalım.

Turkeye köyünün ismi her insanı Hz. Adem soyundan gelen bir insan evladı olarak gören atalarımıza kadar uzanıyor. Biliyoruz ki, Osmanlı ecdadımız mazlumun, mağdurun can simidi olmuştur. Elinin erdiği, nefesinin ve gücünün eriştiği her yere yardım elini uzatmıştır.

Tarih 16 yüzyıl sonları ve 17.yüzyıl başları. İspanya ve Hollanda arasında kanlı savaşlar var. Hollanda, Osmanlı ile dayanışma içindedir.

Hollanda savaşı kazandığında ülkenin kurucusu olan Willem van Oranje’nin oğlu Prens Maurits Osmanlıya karşı minnet borcunu ödeyebilmek için Zeeland bölgesindeki köye “Turkeye” adını veriyor.

Unutmadan ilave edelim, Hollanda İlk büyükelçisini İstanbul’a 1612 de gönderiyor. Osmanlı- Hollanda ilişkileri o tarihte başlamış ve dostça devam etmiştir. Elçi altı ay süren bir yolculuktan sonra ve 2 ay daha beklemenin ardından ancak huzura kabul edilir. Tabii, elçinin Osmanlı ile irtibat kurmasını çıkarları açısından ne İngiltere ne Fransa ne de Venedik ister. Ama Katolik İspanya karşısında olanlara destek vermek isteyen Devlet-i Aliye engellemelere kulak asmaz. Elçi Cornelis Haga, Aziz Mahmut Hüda hazretlerinin elini öptükten sonra I.Ahmet’in huzurunda: “Krallığımızı kulluğa kabul buyururup, gemilerimizi başka bayrakla yürütmekten bizi kurtarırsanız memnun oluruz” arzusunu dile getirir. Dileği kabul olur.

Hollandalılar 1612 den itibaren kendi bayrakları ile denize açılırlar. İyi ilişkiler sadece laleden ibaret de değilidir.1916 yılında Hollanda’da yaşanan sel felaketinde Osmanlı savaşta olmasına rağmen yardım eder.

Çünkü biz ”kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim” anlayışına sahip bir milletin mensubuyduk.

Diğer köyün hikâyesine gelince.

Sint Anna Ter Muiden kasabasında görenlere Osmanlı hatırasına belediye önünde inşa edilen tulumbalı Osmanlı çeşmesi ve kasabanın armasında yer alan hilal heyecan veriyor. İlginç arma her yerde karşınıza çıkıyor. Öyle ki, çeşmeye yakın tarihi kilisede bile hilali görüyorsunuz.

İşte kasabanın öyküsü:

1590-1604 yılları arası Hollanda Prensi Maurits döneminde, İspanyollarla yaşanan savaşlarda en önemli savunmanın yapıldığı yer Sint Anna Ter Muiden’dir. Buranın Hollanda için stratejik önemi çok fazladır. O dönem İspanyolların elinde esir bulunan 1400 kadar Türk forsa, Hollandalıların yardımı ile kurtarılır. Leventler köye yerleştirilir.

Köyde yaklaşık 1,5 ay kalan leventler kimseye rahatsızlık vermedikleri gibi yaptıkları alışverişin parasını eksiksiz öderler. Leventlerin ayrılmasına halk üzülür.

Leventler kendilerini kurtaran Hollandalılara ayrılırken kıyafetlerini ve üç hilalli flamalarını hediye eder. Üç hilalli Osmanlı flamalarını gemilerinde göndere çeken Hollandalıları gören İspanyollar, ‘Osmanlı buraya donanmasını göndermiş, onlarla savaşa giremeyiz’ diyerek korkar ve geri çekilirler. Böylece ülke büyük bir istiladan kurtulur.

Ecdadımız sadece ümmetin ümidi olmamış, gayr-i Müslim de olsa mazlumun da ümidi olmuş. Dayanağı, yolu gözleneni olmuş.

Bizde bugün gözü yollarda bizi bekleyenlerin beklentilerine cevap verebilmek için “kendisi yardıma muhtaç bir dede, nasıl gayriye himmet ede ”konumundan bir an önce çıkmamız gerektiği her türlü izahtan varestedir.

Selam ve dua ile..