Karikatür, mizahın en etkili araçlarından biri olarak insanlığın hikâye anlatma geleneğinin bir parçasıdır. Türkiye'de karikatürün kökleri oldukça derinlere uzanır ve bu sanat formu, zaman içinde çeşitli dönemlerde farklı gelişim evreleri yaşamıştır.
Türkiye'de karikatürün ortaya çıkışı, Osmanlı dönemine kadar uzanır. Batılı anlamda karikatür ise 19. yüzyılın ikinci yarısında, Tanzimat dönemiyle birlikte gündeme gelmiştir. İlk Türk karikatüristlerinden biri olan İbrahim Şinasi, mizah dergisi "Diyojen"de çizdiği karikatürlerle bu sanatı Türkiye'de yaygınlaştırmıştır.Karikatür, zamanla farklı teknikler ve tarzlarla şekillenmiştir. Özellikle Cumhuriyet döneminde, karikatür sanatı daha da gelişmiş ve çeşitlenmiştir. 20. yüzyılın başlarında dergilerde ve gazetelerde yayımlanan karikatürler, toplumsal olayları eleştiren ve mizahi bir dille aktaran önemli birer iletişim aracı haline gelmiştir.Türkiye'de karikatür sanatının önemli bir dönüm noktası, 20. yüzyılın ortalarında "Gırgır" dergisinin yayımlanmaya başlamasıyla yaşanmıştır. Gırgır, Türk karikatürünün altın çağı olarak kabul edilen döneme damgasını vurmuş ve birçok ünlü karikatüristi bünyesinde barındırmıştır.Geleneksel karikatür tekniklerinin yanı sıra dijital teknolojinin gelişimiyle birlikte dijital karikatürler de popülerlik kazanmıştır. Bilgisayarlar ve çizim tabletleri sayesinde karikatür sanatçıları, eserlerini daha hızlı bir şekilde oluşturabilmekte ve dijital platformlarda geniş kitlelere ulaşabilmektedir.
Karikatür, sadece bir eğlence aracı olmanın ötesinde, toplumsal olayları eleştiren, insanları düşündüren ve güldüren bir sanat formudur. Türkiye'de de bu sanatın geçmişi zengindir ve günümüzde de karikatür sanatçıları, farklı tarz ve tekniklerle bu geleneği sürdürmekte ve zenginleştirmektedirler.