YENİGÜN ÖZEL

‘Hedef belliyse yol da bellidir’

Başarılı, güçlü, genç bir çiftçi ve bir iş kadını olan Büşra İşleker, yaşadığı bütün zorluklara rağmen mesleğini sevdiğini vurgularken kendi gibi üretici kadınların çoğalmasını da çok istiyor

Abone Ol

İş kadını olan ve aynı zamanda çiftçilik yapan Büşra İşleker, “Başarmak, ilk önce istemekten başlıyor. Bu işe ilk başladığım zaman, “Kadın çiftçi mi olur, arazilerde kadın mı olur, kadın başına mı yapacak, şuna söyleyin yapmasın” gibi katı söylemlerle çok karşılaştım. Ama insanlar şu an takdir ediyorlar. Güç, insanın kendinde bitiyor. Hedef belliyse gideceğiniz yol da bellidir” dedi.

Kendinizi tanıtabilir misiniz?

Ben Büşra İşleker. 1999 yılında doğdum. Şu an İstanbul Üniversitesi’nde 4 yıllık Sosyoloji okuyorum. 3. sınıftayım. Selçuk Üniversitesi muhasebe mezunuyum. Sonrasında ise babam vefat edince bana onun arazileri kaldı. Borçlarını ödeyip arazileri devletten tekrar aldım. Mısır, pancar, yonca gibi her türlü ekim faaliyetinde bulunuyorum. Sadece çiftçilikle kalmıyorum. Kendimi başka yönlerde de geliştirmeye çalışıyorum. Muhasebecilikte de çalıştım. Şu an mali müşavirliğe hazırlanıyorum.

Bu sektöre nasıl ve kaç yaşında başladınız?

17 yaşından beri çalışıyorum. Ben çiftçiliği seviyorum. Normalde muhasebecilik gayet güzel ilerleyebileceğim bir meslek. Ama ben toprağı seviyorum. Toprağı işlemeyi seviyorum. İlk tohumu koyduğumdan itibaren onun büyüdüğü evreyi görmek çok güzel bir şey. Bir bebek büyütürsünüz ya, bunun gibi bir şey. Ben bu evreyi gördükçe mutlu oluyorum. En son ürün verme zamanına gelindiği zaman insanlara kazandırdığım şeyler beni mutlu ediyor. Tüketici olmak değil de üretici olmak daha mutlu ediyor. Bu meslek babadan gelen bir meslek olabilir. Ama babam aslında inşaat ustasıydı. O çiftçiliği ek iş olarak zevkine yapardı. Ama ben çiftçiliği gerçekten seviyorum. Traktör sürmeyi, içinde bulunmayı seviyorum. O tarlada çamuru seviyorum. En önemlisi ürünün büyüdüğü evreyi görüp bunu kazandırmayı seviyorum. Her yıl kazanımlarım, kendime kattıklarım artıyor. İşte bu sebepten dolayı çiftçiyim. Sadece arazi işlemiyorum. Benim birçok ağacım da var. Evime gelseniz adeta tabiat ormanı gibidir. Her odada çiçekler var. Ben doğayı seviyorum.

İş hayatına girerken çevrenizden maddi-manevi destek aldınız mı?

Kimseden destek almadım. Ailemden bir tek kız kardeşim var. Onunla büyüdük. O benim hayatımdaki tek ve en büyük desteğim. Onun dışında her şeyle kendim savaştım. Bununla mutluyum. İnsanın güçlü olabilmesi için birçok fedakârlık yapması lazım.

İş hayatında ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Bu zorlukları nasıl aştınız?

İllaki zorluklar karşıma çıktı. Ama mesleğimi sevdiğim için bütün zorluklara rağmen ilerleyebildim. Sabahın 4’ü veya 5’inde 25 tane erkeğin arasında dağın başında ekip biçmek için çok bulundum. İlk başlarda bu beni ürkütüyordu. Ama sonra, ‘’onlar da işini yapıyor ben de’’ diye düşündüm ve alıştım. İşinizi seviyorsanız zaten zamanla her şeye alışıyorsunuz. 25 tane erkeğin arasında tek kadın olarak çalıştığım için arkamdan dedikodular eksik olmadı. ‘’Kadın başına o saatte o kadar erkeğin içinde ne işin var?’’ diyorlardı. Aldırış etmedim. Hep ileriye baktım. Kendimle bile savaştım. Başarmak, ilk önce istemekten başlıyor. Bu işe ilk başladığım zaman, ‘’Kadın çiftçi mi olur, arazilerde kadın mı olur, kadın başına mı yapacak, şuna söyleyin yapmasın’’ gibi katı söylemlerle çok karşılaştım. Ama insanlar şu an takdir ediyorlar. Güç, insanın kendinde bitiyor. Mesela bazen çok yoğun oluyor. İlaç, gübre veya sulama olsun, tüm işler bana baktığı için çok tıkandığım ve yorulduğum zamanlar olabiliyor. Ama hiçbir zaman işimi bırakmıyorum. Kadın bir çiftçi olarak mutluyum.

İş hayatının stresini üzerinizden atmak için neler yapıyorsunuz?

Kitap okumayı çok severim. Ama evde değil. Mesela kardeşimle kamp sandalyelerimiz var. Onları alıp göle veya kamp yapmaya gidiyoruz. Orada kitap okuyoruz. Evimizde televizyon da yok. O hayatı içimize çekmeyi sevmiyoruz. Yürüyüş yapmayı, kamp yapmayı, İngilizce öğrenmeyi, yüzmeye gitmeyi, voleybol oynamayı çok severiz. Kayak yapmaya da giderim. Gezmeyi çok severim. Her yıl sürekli farklı şehirler görürüm. Kız kardeşimle yıldızları seyretmek de çok hoşuma gider. Çok yönlü bir hayatım var. Mesela ben sabahın 5’inde tarlaya gidiyorum. Akşama kadar çalışıyorum. Ama gelince durmuyorum. Bütün bu aktiviteleri yapıyorum. En basitinden, ışıklarımızı ve çayımızı alıp dışarı çıkıyoruz. Kardeşimle en sevdiğim şey ise farklı yerlere çiçek veya ağaç ekmek. Yemek kültürlerini de çok severim. Çoğu yere yemekleri için giderim.

Hiç yurt dışı deneyiminiz oldu mu?

Hiç yurt dışına çıkmadım. Ama Mısır’a gitmeyi çok isterim. Piramitleri hep merak etmişimdir. Piramitlerle ilgili birçok kitap okudum. Çok esrarengizler. Bunları birebir görmek istiyorum. O piramitleri incelemek istiyorum. Düşünün milattan kaç yüzyıl önce o zamanın teknolojisiyle adamlar böyle bir yapı inşa ediyorlar.

Sizin gibi genç iş kadınlarına ne gibi tavsiyeler verirsiniz?

Hayallerindekileri gerçekleştirsinler. Hiçbir zaman bir adım geriye atmasınlar. Ne kadar geç başlarsan, hedefinden o kadar vazgeçersin. Erken başlamak ve yolu bitirmek çok önemli. Özellikle iş kadınlarına karşı önyargılar ve eleştiriler bitmez. Bunlara asla kulak asmasınlar. Kafasında kurdukları şeyi yaşatsınlar. Kadınların hayallerine eşi ya da toplum engel olmasın. Kadınlar iş ve akıl yönünden çok zenginlerdir. Duygularla iş hayatı da karıştırılmamalı. Tam aksi olursa o zaman başarı hiçbir zaman gelmez. Özgüven de çok önemlidir. Tabi ki iş kadınları dışarıdan birçok tepki alacaklar. Ama bu noktada duygu değil mantık harekete geçmeli. Eğer bir kadın, bir yola çıkıp gerçekten iş kadını olmak istediyse ve inandıysa hiçbir şey onun önüne geçemez. Çünkü kadınlar kafasına koyduğunu yaparlar. Böyle insanları takdir ediyorum. Hedef belirlemek de çok önemli. Hedeflerinizi belirlediğinizde gideceğiniz yol zaten bellidir. Çoğu insan ise yol ile hedefi farklı tutuyor. Ama çok hırs da yapmayın. Fazla hırs, batış sebebidir ve geriye götürür. Tabi ki de hırs hiç yapmayın demiyorum. Ama her şeyin planlı ve düzenli ilerlemesi lazım. Benim gibi kadın çiftçilerin de ilerde daha çok ilerleyeceğini düşünüyorum. Bunu da çok isterim. Çünkü kadınlar üretken bir varlıktır. Bu yüzden üretici olmayı da bence tercih etmeliler.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA