Gazeteci-Yazar Alaadin Aladağ, ‘Şehir Sohbetleri’ kapsamında röportajlarına devam ediyor. Aladağ, bu kapsamda resim sanatını icra eden Fazilet Ebe ile görüştü. Ressam Fazilet Ebe, çizmeyle birlikle kendi iç sesini duyurmaya çalıştığını anlattı.

I M G 20240514 W A0031

 Fazilet Ebe kimdir. Kısaca hayat hikâyenizden bahsedebilir misiniz?

-Her insan hikayesini aramakta ancak arayış aslında hikayenin kendisi. Ben de bu gerçeklikle yüzleşmiş yaşa geldim. İnsan kendi hikayesini nasıl anlatır bilmiyorum. Sadece sorduğunuz minvalde cevap vereceğim. Sanatsal yatkınlığı olan bir ailede doğdum. Ailemde pek çok kişi terzidir. Babaannemin sadece gördüğü, ölçü almadığı insanlara uygun kıyafetler diktiği söylenir. Annem de gördüğü modelleri aynen üretebiliyordu. Büyükbabam da ilkokul çağından beri bu alanda yetişmiş bir terziydi. Babamın resim yapmama yardım ettiğini hatırlıyorum. Ailede hakim olan görsel algılama kabiliyeti vardı.

Okula okumayı biliyor olarak başladım ama okul hayatını pek seven bir öğrenci olmadım. Kısıtlanmışlık hissi beni hep mutsuz etti. Lise hayatımda ise inancıma uygun bulduğum görünüşle yaşamama engel olan anlamsız kurallarla karşılaştım. Malumunuz başörtüsü yasağı. Bu bazı eğitim hayallerimi değiştirmeme sebep oldu. Netice olarak ilahiyat fakültesi mezunuyum. Bölümümü severek okudum.

Üniversite döneminde kıyafet tasarlayıp dikip satarak kazanç elde ediyordum. Profesyonel kurgu programlarını öğrenmiştim, video kurgu işleri yapıyordum. Şuan ise dokuz yıldır öğretmenlik yapmaktayım. Bu süreç içinde hemen hemen her sene yürüttüğüm ya da sürecine dahil olduğum bir projeyle öğrencilerimle mesai dışında da ortak sanatsal çalışmalar yapıyorum. Sanatın muhabbet kanalı kuran ortak bir dil oluşturduğunu yaşayarak gördüm. Öğütlerle aktivitelerle ders anlatımlarımdan ziyade, ortak sanatsal bir çalışmada kurduğum bağlar sayesinde daha çok gönül bağı kurarak öğretimi gerçekleştirdiğimi düşünüyorum. Gönül bağı olmadan öğretilen dinin, insan psikolojisinde nasıl etkiler bıraktığını biliyoruz.

 I M G 20240514 W A0033

Resim sanatına olan ilginiz nasıl başladı? İlk resim deneyiminizi ve bu deneyimin size olan etkisini anlatır mısınız?

- Resim benim için bir ilgi alanı olmadı. Kaybolmak istemeyen her insan sesini duyurmaya çalışır. Benim sesimi duyurma şeklim çizmekti. Küçükken de dünyayı görsel olarak algılardım. Anılar imgelerle zihnimde kayıtlıdır. Üzerinde harfler yazılı olan renkli legolarım okumayı öğrendiğim dört yaşımdır. Yeşil battaniyem ve kahvaltıda soyamadığım yumurta  babaannemin vefat ettiği gündür, sekiz yaşımdır. Kahverengi başörtüm, başörtülüyüm diye devlet okulunun kursundan çıkarıldığım lise yıllarımdır. Narkozsuz kalacağım ameliyathanenin tavanındaki kırık beyaz her biri 25 delikli kareler, ruhun acısının bedenin acısını her zaman yeneceğini anladığım yirmi yedi yaşımdır.

Elim kalem tuttuğundan beri çiziyorum ama güzel sanatlar okumadım.. Bunun farklı sebepleri var. Uzun hikaye olduğu için bahsetmeyeceğim. Aslında sanat ve din birbirinden farklı temalar değil. İkisi de güzeli temel alır. İkisi de ilahi kaynaklıdır. Allah göklerin ve yerin nurudur (Nur 35). Sanatçı asıl sanatkarın nuruna, güzelliğine belli ölçüde ulaşmak için uğraşır. Yaşamı güzel bir eser haline getirme gayretindedir.

Clive Bell’in söylediği gibi sanat ve din insanların şartlardan vecde kaçtığı iki yoldur... Yapılan pek çok sanat tanımı da buraya varıyor. Nurettin Topçu, sanat hayat çilemizin tesellisidir der. İsmet Özel sanatı kaygıların sığınağı olarak tanımlar. Kurt Vonnegut, sanat hayatı kazanmanın yolu değil, dayanılır kılmanın bir yoludur der.

İlk çizimlerim ilkokulda oyuncak bebeklerime diktiğim elbiselerdi. Annemi gözlemlediğim kadarıyla oyuncak bebeklere elbiseler tasarlar dikerdim. Üniversite döneminde de bu şekilde para kazandım. Lise döneminde okulumuzun bahçe duvarlarına resimler çizdim. Sonrasında duvar çizimlerim devam etti. Çizmenin benim için nefes almak gibi olduğunu yirmili yaşlarda anladım. Çizmediğimde içimde sıkışan bir şeyler olduğunu hissediyordum. Mesele anlaşılmak değildi, zaten bu pek mümkün de değildi. Mesele anlatmaktı. Kimseyi muhatap almadan çizgilerle anlatmak. Bu idrak ile içsel gereklilik ile sürrealist çizimler yapmaya başladım. Hala da devam etmekteyim.

 Evrenin dili yani yaratılışın dili olan sembolik dili kullanmayı yaratılışı gözlemleyerek öğrendim. Bu çağın en ihmal edilmiş ibadeti de bence budur, kainatı okumak. Bu dil kendini ilahi düzlemde ifade ediyor olmanın huzurunu sundu bana. Andrei Tarkovsky’nin sembolik dili yoğun olarak kullandığı sinema için dua, ibadet betimlemesini yaptıran hazzı ben de çiziyorken yaşadım. Sürrealist çizimlere devam ederken bir yandan da dergi kapaklarına, kitap iç sayfalarına çizimler yapmaya başladım. Bunlar portre ve illüstrasyon çizimlerdi. Teknoloi ile olan alakam sebebiyle zamanla dijital çizim de yapmaya başadım. Sonra bu çizim süreçlerini ahşap oyma ile birleştirdim.

I M G 20240514 W A0034

Sanatınızı şekillendiren veya ilham aldığınız kaynaklar nelerdir? Hangi sanatçılar, dönemler veya temalar sizi etkilemiştir?

Çizmek benim için.. Okuduğum kitapların, dinlediğim müziklerin, tanıdığım insanların, izlediğim filmlerin, seyahat ettiğim şehirlerin, dağların, yaylaların, kokuların, renklerin döllediği zihnimde oluşan anlamların, olgunluğa ulaştıktan sonra doğmasıdır. Bu sürecin aşamaları tamamen iradi değildir. Doğum anidir, korkutucudur. Doğduktan sonra büyüyen umut da olabilir, kabus da ama insan ruhunu hiçbir elem mağlup edememeli.

Edebiyat alanında muhayyilemi geliştirenler; Yunus Emre, Shakespeare, Tolstoy, Rilke, Feriduddin Attar, Jung, Eric Fromm, Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi, Didem Madak, Tarık Tufan, İsmet Özel ve daha pek çok isim.

Sinema alanında da pek çok isim sayabilirim ancak içlerinde en etkili bulduklarımdan aklıma gelenler; Andrei Tarkovsky, Bergman, Abbas Kiyarüstemi, Nacer Khemir, Akira Kurosawa, Peter Brook.

Müzik dalında bana ilham verenleri saymakla bitiremem.

İlginç olabilir ama bana en az ilham veren ressamlar.  Onlar da Remedios Varo, Van Gogh, Rene Magritte, Max Ernst ve Rembrandt.

I M G 20240514 W A0035

Kendi sanat tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Hangi temaları ve teknikleri tercih ediyorsunuz?

- Sanat eğitimi almayan sanatçıların kendi özgün yolculuklarında başarılı olup olamayacakları konusunda kötü niyetli pek çok düşünce var. Sanat insanın varoluşunda mevcutsa önüne geçilemezdir. Çizmek sadece resim eğitimi ile değil içsel bir çağrı, adanmışlık, özgün bir bakış açısı, ufku geniş tahayyül alemi ve ifade derinliği ile mümkündür. Teknikler taklit edilebilir ama bunlar taklit edilemez. Bunun rahatlığı ile söyleyebilirim, benim de kendime has bir tarzım var.

- Sanat tarzımı, gönül gözüyle görüşün alegorik anlatımı olarak tanımlayabilirim. Seyredilen değil yaşanan bir sanatı önemsiyorum.

- Sürrealist, portre ya da diğer çizimlerimde akrilik, sulu boya, karakalem tekniklerini kullanıyorum. Gerekli oldukça dijital, illüstrasyon çizimler yapıyorum.

I M G 20240514 W A0032

Bir resim üzerinde çalışma süreciniz nasıl ilerliyor? Bir tabloyu tamamlamak için genelde ne kadar süre harcıyorsunuz?

- Süre çalışmanın türüne göre değişiyor. Realist çizimler daha kısa vakitlerde tamamlanabiliyor. Fizyolojik yorgunluğa bağlı. Uzun süre aynı çizime bakmak detayları görünmez hale getirebildiğinden realist çizimleri en az 3 günde tamamlıyorum. Özellikle portre çizimlerde her gün yeni detaylar gözlemliyorum ve en iyi haline getirmeye çalışıyorum.

- Sürrealist çizimler böyle değil. Aylar, belki yıllar alıyor. Hatta pek çoğunu hadi ben çizeyim bilinciyle çizmiyorum. Yıllar öncesinde işittiğim bir söz, yaşadıklarım, okuduklarım, izlediklerim aniden görsel bir kompozisyona dönüşebiliyor.

Akören’in hüzünlü aileleri-2 Akören’in hüzünlü aileleri-2

I M G 20240514 W A0036

Ahşap oyma sanatına geçiş süreciniz nasıl oldu? Bu teknikle tanışmanızda etkili olan faktörler nelerdi?

- Yirmili yaşlarda sanatı daha içsel yaşıyordum. Eserlerimi pek kimseyle paylaşmak hatta satmak istemedim. Dergilerin istedikleri çizimleri nadiren verdim. Bu zamanla hayata taşan bir sanat anlayışına dönüştü.

- Estetik bulduğum, var olana güzellik katan her sanata ilgi duyuyorum. Bence bunlardan en kadim olanı oyma sanatı. Taşı, ahşabı, mermeri.. Yaşadığımız ortamı güzelleştiren, seyredilen değil yaşanan sanatlar. Bu sebeple çizimlerimi hayata dahil edebileceğim bir alan olarak görüp ahşap oyma ile meşgul olmaya başladım.

I M G 20240514 W A0037

Neden ahşap oyma sanatını tercih ettiniz? Bu sanat dalında çalışmanın size kattığı özel bir şey var mı?

-  Öncelikle ağacı yetiştirmeyi sevdim. Bahçemize çokça ağaç diktik, onlara emek verdik hala vermekteyiz. Bir insan yetiştirir gibi hassasiyetlerini dikkate alarak büyütmek gerekiyor. İnsan öldüğünde toprağa gömüyoruz, sonsuz hayatında yeşermek üzere. Toprakta dirilen ağacı da zamanı geldiğinde işleyerek ölümsüzleştirmek ona yaşken verdiğim emeği daha anlamlı, kıymetli hale getirdi. Yani ahşabı şekillendirmek için önce onun yetişme sürecine dahil olmam gerekti. Her ağacı deneyimlemek istedim, her birinin dokusunu huyunu anlamak yeni bir insan tanımak gibiydi.

- Bu sanat bana zorluğun uğraşmanın sonucunun güzelliğine inanmanın, sabırda sebat etmeyi sağladığını öğretti.

I M G 20240514 W A0038

Oyma işleminden sonra figürleri boyama süreciniz nasıl işliyor? Kullandığınız renk paleti ve teknikler hakkında biraz bahseder misiniz?

- Kullanım amacına göre değişiyor. Realist bir figür için akrilik boyayı kağıt üzerinde kullanır gibi kullanıyorum ahşap üzerinde. Figürlere detaylı görünüm kazandırmak için akrilik boyayı kullanıyorum. Bazı ahşap modellerde ise kumaş boyası kullanıyorum, detaysız daha masalsı bir görünüm veriyor.

I M G 20240514 W A0049

Sanatınızı şekillendiren veya ilham aldığınız kaynaklar nelerdir? Ahşap oyma figürlerinizde hangi temaları işlemeyi tercih ediyorsunuz?

Ayna çerçevelerinde geleneksel motifleri kullanmayı seviyorum. Broşlarda kuş türleri, fantastik mitolojik hayvan tasarımları, çiçek motifleri, önemli insan portreleri veya karikatürleri çalışıyorum. Ahşap defter kapaklarımda da mitolojik tarihi motifleri kullanıyorum. Yeni tasarımlar deniyorum, broşlarda çalıştığım motifleri saatlerde ya da sehpa gibi ürünlerde kullanmayı deniyorum. Çizim alanındaki birikimimi ahşaba aktarıyorum.

Kendi sanat tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Ahşap oyma sanatındaki figürlerde özgün bir yaklaşımınız var mı?

Çoğunlukla çalışmalarımın özgün olduğunu düşünüyorum. İsteğe göre bilindik çalışmalar yaptığım olsa da farklı deneyimlerle geliştiğimi hissediyorum. Tarihimizde yer alan mitleri kullanıyorum. Geyik, kurt ve bazı kuş türlerini çok anlamlı bulduğumdan bu figürlerle yaptığım ürünlerin hayatımıza özgün bir zevk kazandıracağını düşünüyorum.

I M G 20240514 W A0048

Ahşap oyma sanatında kendinizi nasıl geliştirdiğinizi düşünüyorsunuz? Öğrenme sürecinizdeki kilometre taşları nelerdir?

- Deneyimleyerek geliştirdim. Bir ustadan yüz yüze öğrenmek belki daha kısa yol olurdu bunun için ama imkan olmadığından ulaşabildiğim ustalara danışarak çalışmaya devam ettim. Ahşap oyma sanatçısı Galip Ağırkaya beyefendinin nazik üslubu ile bu sanatı anlattığı videolarından çok faydalandım. Bu alanda yurt içi yurt dışı eser, sanatçı araştırmaları yaptım.

- Bir meseleyi öğrenme konusunda yöntemim aynıdır. Her köşesinden o işe çıkan yolları keşfetmek için uğraşırım. Sürekli konunun etrafında dolanırım. Düşünürüm, okurum, araştırırım, uygularım. Kolaylaştıran teknolojik imkanları da değerlendiririm. Hala bu alanda öğrenciyim.

I M G 20240514 W A0050

Ahşap oyma veya resim sanatıyla ilgilenen genç sanatçılara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

- Öğrencilerimden gözlemlediğim kadarıyla sanatta üretici olmaya engel olan, deneyimlerinin başarısız olmasından korkmaları. Ben de geçmişte bir süre bu yüzden pek cesur olamamıştım. Ama hata yapmanın aşmam gereken sınırları gösterdiğini anladım. Bu sınırları başka türlü keşfetme imkanım yoktu. Tekrar tekrar denedikten sonra başarmak, bazen el yatkınlığının gelişmesinden kaynaklıyor olsa da bence daha çok zihinsel olgunluğa erişmenin sonucu olduğunu düşünüyorum. Bu insana cesaret veriyor, o işi her açıdan başarabilme yollarını gösteriyor. Bu yüzden denemekten korkmamalarını tavsiye ederim. Denedim olmadı diyecek kadar emek vermek, olabilecek ihtimallere yakınlaştırır.

I M G 20240514 W A0042

-  Her insanın öğrenme yöntemi farklıdır. Benim gibi dışarıdan müdahalelerle değil de içsel uğraşlarla öğrenebilenlerin olumsuz eleştirilere itibar etmemelerini öneririm. İnsanlar başkasına bakmadan önce kendine bakan gözlerini kör ediyor ve fazlaca insafsız olabiliyorlar. Her insan dikkate almaya değer değildir. Ciddiye alacağınız sözleri seçebilmelisiniz. Hayat kısa, bizi geriye çeken her ne var ise kenara itip yola devam etmek gerekir.

I M G 20240514 W A0039

- Hayatta meşgaleniz her ne ise, onu en iyi yapan olmaya çalışmalısınız. Yaptığınız iş hayata güzellik, kolaylık, anlam katmalı. Trajik bir çıkmaz olan hayat, bocalamaktan öteye geçmeli güzellikler ürettiğimiz sığınağımız haline gelmeli.

I M G 20240514 W A0043

- Son sözüm şudur ki, kendi ruhunda düzeltme yapamayan güzelleştiremeyen, sanatçı olamaz. Sanatçı anlayan, duyan, hisseden, yeryüzünde yaşanan çirkinliklere karşı duran insandır.

I M G 20240514 W A0044

Kaynak: ALAADDİN ALADAĞ