Refah-Yol hükümetinin kurulması ve Necmettin Erbakan’ın Başbakan olmasını müteakiben sahneye konulan 28 Şubat postmodern darbe sürecinde İslâmî duyarlılığa sahip kamu personeli ve başörtülü kadınların görevlerinden uzaklaştırılması için özel gayret gösterildi; pek çok insan, bileğinin hakkıyla kazandığı işinden edildi. Başörtülü olduğu için öğretmenlikten atılan Ayşegül Çarman ile o yılarda neler yaşadığını konuştuk.
Sizi tanıyabilir miyiz? Nerede ve ne zaman dünyaya geldiniz, hangi okullarda tahsil gördünüz?
Konya'da 1967 yılında dünyaya geldim. İlkokulu Akçeşme İlkokulunda, ortaokul eğitimimi Devrim Ortaokulunda tamamladım. Ortaokul bitince abilerimin liseye gitmemem konusunda direnç göstermeleri nedeniyle eğitimime ara verdim. Sekiz yıl sonra kıymetli annemin ısrarlarıyla liseyi dışardan bitirdim. Bit ayda lise diplomamı almıştım. Ardından başarım nedeniyle abilerim vicdan yapıp izin verince üniversite sınavına başvuruda bulundum ve üniversiteyi kazandım. Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesinde lisans eğitimimi tamamladım.
Lise ve üniversite yıllarınızda okullarda başörtüsü sorunları yaşanıyor muydu?
Ortaokul yıllarında sağ sol kavgaları vardı küçüktüm, sorun yaşanıyorsa da bilmiyordum. Üniversite yıllarımda olağanüstü rahat bir süreçti. Mescitler olmasa da merdiven altlarında alanlar oluşturulmuştu. Çok rahat ibadetlerimizi yapıyorduk. 60 öğrencinin 34'ü kız, bunlarında yüzde 60'ı tesettürlüydü. Zorluk yaşamadım. Çok kıymetli bir dönemdi.
Öğretmenliği ne zaman ve nerede başladınız? Hangi okullarda görev aldınız?
1997 yılında Erbakan ve Tansu Çiller hükümeti dönemiydi. İlk tayin yerim Muş Bulanık'tı. Ancak yirmi günlük bebeğim vardı. Gitmedim. Eşim üniversitede öğretim üyesiydi. Beş ay sonra eş durumundan Konya Gazi İlkokuluna naklim yapıldı. İlk başörtüsüne tepki bu okulun müdüründen oldu. Çok kısa süre sonra Kaşınhanı'na görevlendirildim.
Memuriyet döneminizde başörtülü bir öğretmen olmak sizin için ne gibi zorluklar getirdi? Hakkınızda ne gibi işlemler yapıldı ve sonuçlar nasıl oldu?
Konya Kaşınhanı kasabasında görev yaparken sorunlar çok hızlı arttı. Dindar bir müdürümüz vardı. Ama yerinden olma endişesi ile başka okullara gönderilmemiz için gayret gösterdi. Merkezdeki Ayşe Sert İlkokulu'na görevlendirildim. Her gün müfettiş geliyordu. Ardından İbrahim Hakkı Konyalı İlkokulu'na görevlendirildim. Başımı açmayacağım yönündeki kararlı duruşum yöneticileri rahatsız etmişti. İbrahim Hakkı Konyalı İlkokulu'nun müdürü dünya görüşü benden çok farklı bir beyefendiydi. Benden de çalışmam hususunda çok memnundu. Kömürlükte namaz kılabilmem için fırsatlar sundu. Altmış üç kişilik sınıfta, her hafta gelen müfettişler "Çok başarılı, bir de şunu çıkarsa, yazık olacak" diyorlardı. Art arda gelen uyarı, kınama, kademe durdurma, maaş kesme cezalarının ardından 1998 yılı Aralık ayında Sadullah Üstündağ kalemimizi kırdı, görevime son verildi.
Öğretmenlik yapamadığınız yılları nasıl değerlendirdiniz?
Başta kırgındım, üzülmüştüm. Ama çocuklarımdan biri üç diğeri bir buçuk yaşında idi. Onları büyütmek ve dilediğim gibi yetiştirmek için bir fırsat olarak gördüm. On üç yıl çocuklarımın eğitimine dair kıymetli bir zaman olarak geçti.
28 Şubat mağdurlarının kaybettikleri hakların iade edilme süreci nasıl gelişti ve siz öğretmenliğe ne zaman dönüş yaptınız? Nerelerde ve hangi okullarda görev yaptınız?
2006 yılında sicil affı ile birlikte özlük haklarının büyük bir bölümü iade edildi. Hükümetimize minnettarım; başörtüsünden mağdur olanlara iade-i itibar dediğimiz hak teslimi yaptı. Artık başörtüsü takanlar özgür. Başörtülü kadınları devletin her kademesinde görmekteyiz. Ben 2011'de geri döndüm. Ereğli ilçesine atamam yapılmıştı. Fakat öğretmen ihtiyacı olmadığı, anti parantez Ereğli'de başörtüsü sorununun devam ettiği ifade edilerek İlçe Milli Eğitim Müdürü'nün (selam olsun) tavsiyesiyle Konya Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne görevlendirildim. yedi ay 12-18 yaş rehabilitasyon (ÇODEM) merkezinde çalıştıktan sonra 2011 Kasım'ında Konya Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi'ne görevlendirildim. 10 yıllık grup sorumluluğunun ardından halen aynı kuruluşta idareci olarak görev yapmaktayım. Bu kuruluşta başörtüsü ile ilgili hiç bir sorun yaşamadım. Israrla kurumlar arası geçişim yapıldı. İdarecilerim çok memnundu. Güzel çocuklar yetiştirdim. Çok yoruldum ama pişman değilim. Uzak kaldığım 13 yılın hırsını sabah 07.00 akşam 23.00 gibi çalışarak kapatmaya çalıştım sanırım.
Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat Postmodern Darbesi'nin getirdiği düzenlemeler nelerdi ve bunlardan hangileri onarıldı?
Zor bir dönemdi. Bütün idealler katledildi (öğrenciler, çalışanlar vs.). Başarılı öğrenciler ödüllerini alamadı veya alırken aşağılandı. Beni çok etkileyen bir anım var, onca incitici olay arasında bu hep yaradır. Çok hastaydım ama yine de Kaşınhanı'na gitmiştim. Öğlen Müdür Bey sevk verdi ve gönderdi. İl Müdürlüğü'nün kapısında görevli personel doktora girip muayene olmama izin vermedi. O zamanlar İl Müdürlüğü'ndeki kurum doktoruna gidip muayene olmamız gerekiyordu. Kapıda epey mücadele ettim. İdarecilerde rencide edici tavırlarını devam ettirdi. Doktor Bey müdahale edip olayı sonlandırdı. "İnsanlığınızı mı kaybettiniz, hoca hanımın ayakta durmaya mecali yok insaf" dedi. Beni muayene ettikten sonra üç günlük rapor yazdı ve " Üzülmeyin, değmez. Kendinize iyi bakın." demişti. Ve bunu çok samimi bir şekilde söylemişti.
Halen kamuda başörtüsü yasağını kaldıran düzenleme kanunlaşmadı. Gelecekte neler olur bilmiyorum. Rabbim hakkı hakikati savunanların sayısını artırsın, adaletten ayırmasın.
Darbeler anayasamızda suç olarak kabul edilse de engellenememiştir. Neredeyse her on yılda bir darbe ya da darbe girişimi yaşanmıştır. Her darbe ülkemizi çok geriye taşımıştır. Rabbim bir daha yaşatmasın.
Ülkemizin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Çok hızlı değişim ve dönüşümün olduğu bir çağdayız. Her şey bir parmak dokunuşu kadar yakın. Doğru ve yanlış karıştı. Ayırmak zor. Haz ve hız çağındayız. Değerlerimize sahip çıktığımız, insanlığımızı kaybetmediğimiz bir gelecek ümit ediyorum. Onurumuzla yaşayacağımız, güvenli bir gelecek...