Ali arkadaşım fabrikada beraber çalışıyoruz.  Yazılarımı okur üzerinde konuşuruz.

Dünya, yaşam ve ekonomi üzerine güzel düşünceleri var. Konuşmalardan ben de faydalanıyorum.

Yine bir gün yaşam üzerine konuşurken günümüz yaşamının önemli davranışlarından fesatlık üzerine de yazsan demişti.

Bunun üzerine düşünmeye başladım. Düşündükçe ilgimi çekti.  Ve araştırmaya başladım.

Yaşadıklarımı, okuduklarımı tecrübelerimi gözden geçirdim.

Yazmaya karar verdim…

Gerçekten fesatlık hasetlik bireysel ilişkiler kadar, toplumsal davranışların ve ilişkilerin de belirleyici güçlerinden biriymiş.

Hatta devletlerarası ilişkilerin de bu fesatlık ve hasetlik üzerine şekillendiğini gördüm…

Fesâd Arapça ’da mastar olarak “bozulmak, çürümek; sağduyudan sapmak” vb. anlamlara gelir. İsim olarak da “zulüm; çalkantı, düzensizlik; kuraklık, kıtlık” manalarında kullanılmıştır.(islam Ansiklopedisi).

Bir birini çekememe, inkârcılık, ikiyüzlülük, korkutma, kıskançlık, ezme, yoksa sayma, rencide etme, duygusal taciz, yıpratma, başkalarının eksikliklerini derleme ve kullanma, tahammül edememe, yıldırma, yok etmeye çalışma, bezdirme, değersizleştirme, itibarsızlaştırma, küçük düşürme gibi araçlar fesatlığın yaşam içinde kullandığı en önemli silahı.

Amacı kendi başarısını öne çıkarma, kendi varlığını kutsallaştırma, çevresini önemsizleştirerek kendini önemli hale getirme, kendi faydasını maksimize etme, kendini, güvende hissetme, güvene alma…

Fesatlığın ileri aşaması hasetliktir.

Hasetlik bir başkasının sahip olduğu maddi manevi değerleri kıskanarak onların elinden çıkmasını istemektir. Haset insanlar iradesini genellikle başkalarının zarar görmesine göre kullanır. Haset insan kindar ve inattır. Yanlışını doğru sanır, yanlışında ısrar eder.

 Hasetliğin içerisinde fitnelik vardır. Hatta fitne ustasıdırlar.   İnsanlar ve toplumlar arasına nifak sokmayı çok iyi bilirler. Aynı zamanda iyi gözlemcidirler.

Bunların empati yeteneği çok kuvvetlidir ama anladığını kendi faydasına kullanmakta ustadırlar.

Anladıklarını da ya anlamamazlıktan gelir ya da kullanacağı kadar anlar… karşısındakilerin iyi tarafını görmemek onların önemli marifetidir.

Karşısındaki ile iletişim kurarken sadece kullanacağı kısımları cımbızla da olsa çekerek alırlar.

Adalet, hak ve vicdan kavramları bunların en kolay yok saydığı davranışlardır.

Tevazu, insanlık, paylaşım bir birini tamamlama, dayanışma, birlikte var olma, birlikte çözme bunların en çok kaçındığı duygulardır. Bu tip duyguların yoğun yaşandığı ortamlarda kendilerini yalnız ve önemsiz hissederler. Korkaktırlar.

Özgüvenleri yoktur.  Varsa da çok daha büyük başarı hedefleri olduğunda ona erişinceye kadar insana ve insanlığa dair her şeyi hedefleri doğrultusunda kullanırlar.

Bunun için güçlü olmak isterler, Güce yakın olmak isterler hatta kullanabilecekleri güce yakın olmaya gayret eder bu gücü kaybetmemek için insana ve insanlığa dair her türlü meziyeti  terk etmekten çekinmezler.

Hatta dayandığı gücü, kurumu, devleti kendi menfaatine kullanarak zayıflatmaktan çekinmezler.

Gücü kaybetmemek için en sevmediğini yok sayar en sevdiğine zulüm etmekten çekinmezler.

Bütün bunları marifetmiş gibi yaparlar. Onun için kendi kurnazlıklarını akıllılık olarak görürler.

İçinde bulundukları ilişkilerde, kurum davranışlarında ülke ilişkilerinde bu vesileyle sağladıkları başarı onların en büyük motivasyon aracıdır.

Güçlü olmak istemeleri aynı zamanda kendi kurallarını dünyanın ve yaşamın genel geçer kuralı olarak kullanabilmek imkânına sahip olmak içindir.

Dünyayı kedilerine benzetmeye çalışmak en büyük meziyetleridir.

Onun için gücünü pekiştirmek adına yandaş güçler, ekipleşmeler, mevcut düzene ve nizama karşı kendi paralel nizam ve düzenini kurmaya çalışırlar. Bunu yapmasalar kendilerini zayıf hissederler.

Kendi yanlış hedeflerini gizlemek için bu güç ve oluşmalara ihtiyaçları vardır. Gerekli gördükleri zaman rol icabı en iyi insan en iyi toplum imajı oluşturmak onların en iyi becerileridir.

Bu davranış biçiminin dört tarafı var.

Hasetliği yapan, maruz kalan, yaşam ve bundan yarar sağlayan…

İnsanlığı çoğunluğu birey ve toplum olarak hasetliğe maruz kalandır.

Fesat ve haset olanlar azınlıktır. Birey, toplum, milletler ve devletler  bu davranışı yapabilir.

Bundan en çok zarar gören başta insanlık olmak üzere yaşamdır.

Faydalananı  yani oyun kurucusu gücün en üst seviyesidir. Bunlar kendi kalelerinde rahat olabilmek için insanlar ve toplumlar arasına hasetlik tohumu ekerler. Düzeni kendi lehlerine bozma stratejileri için bu gereklidir.

Kaybedeni insanlık, yaşam, kurumlar, devletler, milletlerdir

İnsanlığı ve yaşamı kaos içinde tutmaya çalışırlar.

Dünyanın en haset ülkesi israil’dir.  Amerika ve Avrupa onun en kullanışlı güçleridir.

Bunların da sahibi küresel on, on beş ailedir.

Bizim en haset komşumuz İran ve Yunanistan’dır. Bizim hiçbir zaman kalkınmamızı istemezler.

Kendilerine yaptığımızı iyiliklere bile tahammül edemezler.

Bu güçler çevrelerine korku salarlar.

Bir iş adamı tanımıştım yanındaki yöneticinin iş kuracağım talebine onca yıllık birlikteliği hiçe sayarak piyasa kötü, iş kurmanın zamanı mı diye heves bükücülük yapmıştı.

En yakın arkadaşlar yalnız kalma korkusu ile bile yakınlarının kalkınmasına dayanamaz.

İş yerleri ve bürokraside başarı zehriyle kariyerini planlamak isteyenler çevresine veya kendisine engel olarak gördüklerini yıpratmaktan, zafiyete düşürmekten, ayak oyunları ile zayıflatmaktan çekinmezler.

Bunların kendilerine güveni yoktur. Dar bakış açılıdır. Sadece büyüme hedefine odaklanmıştır.

Yani hasetlik ve fesatlık büyümenin aracı itici gücü olabilir ama gelişmenin önündeki en büyük engeldir.

Ali Maraş depremi mağduru. Konya’ya gelmişler. Esnafmış ama her şeyi kaybetmiş. Ama azimle çalışıyor. Üniversite mezunu. Kararlı ve tutarlı… Gelişmeye açık. Çevresine pozitif enerji veriyor. Maraş esnafının girişimciliğinin mayasına sahip. Tutarlı ve kararlı…

Sayesinde bu konuyu araştırıp sizlerle paylaşma imkânı buldum, teşekkür ediyorum.