Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan verilere göre, son 20 yılda Türkiye’de evlenme oranları düşerken, boşanma oranları artıyor. Türkiye genelinde son 20 yılda 2 milyon 559 bin 910 çift boşandı. Bu noktada Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, "Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı" kapsamında, doğurganlık hızının en düşük ve boşanma hızının en yüksek olduğu illerde kapsamlı analiz çalışmaları başlatıyor. Uzmanlar, bu illerdeki ailelerle birebir görüşmeler yaparak, uygulanacak politikaları belirleyecek. Psikiyatr ve Yazar Gülseren Budayıcıoğlu ise, boşanma oranlarının artma sebepleri hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
GENÇLER UYUM SAĞLAMAYI BİLMİYOR
Gülseren Budayıcıoğlu, son yıllarda boşanma oranlarının çok fazla artığından bahsederek eskiden insanların sabretmeyi, uyum sağlamayı, fedakârlık etmeyi bildiğini ama günümüzde kişilerin önceliğini kendine verdiğini kaydetti. İnsanların karşısında bulunan kişinin kendisine uymasını istediğini aktaran Psikiyatr Budayıcıoğlu, “O benim gibi yaşasın” beklentisi içerisindeler. Kimse karşı taraf için bir şey yapmak istemiyor. Bu yüzden yapılan en ufak fedakârlık çok büyükmüş gibi algılanıyor. Bunların yanında günümüz insanları tahammülsüzler. Özellikle Y ve Z kuşağı denen kesim hayatın gerçekleriyle pek tanışmadılar. Tanıştıkları ilk anda da buna büyük tepkiler veriyorlar. Keşke insanlar evlenmek için acele etmese. Çünkü evliliğe hazır olmak gerekiyor. Bizim gençlerimiz evliliğe pek hazır değiller. Ayrıca günümüz gençleri özgürlüğü tattıkları ve hatta ailesinden ayrı eve çıktıkları için evlilikler olumsuz etkileniyor. Ben bunun giderek artacağını düşünüyorum” diye konuştu.
PANDEMİDE SORUNLAR BAŞLADI
Koronovirüsün yayıldığı pandemi döneminde evliliklerde çatırdamaların daha fazla artığına dikkat çeken Psikiyatr Budayıcıoğlu, bu hastalıktan önce herkesin bir düzeninin olduğunu dile getirdi. Budayıcıoğlu, “Eşler işe gider, çocuklar bakıcıya bırakılır ve akşam herkes yorgun argın eve gider, yemek yenir, televizyonun başına geçilir, sonra da yatılırdı. Böyle bir düzen içinde bir arada yaşamak çok daha kolay. Ama herkes evde olursa ve sürekli istekte bulunursa sorunlar da artar. Aslında bazı ailelerin birbirleriyle anlaşamadığını pandemi göstermiş oldu” şeklinde konuştu.
HUZURLU BİR AİLE ÇOCUK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Bir çocuk için huzurlu ve mutlu ailede büyümenin önemli olduğunun altını çizen Budayıcıoğlu, sözlerine son olarak şunları ekledi: “Boşanıldığı zaman ortada çocuklar kalıyor diye üzülsek de aslında mutsuz ve huzur olmayan bir ailede büyümektense, boşanmış bir anne-babaya sahip olmak daha iyi. Biz psikiyatrlar net olarak bunu öneriyoruz. Çocuk; kavga, gürültü, şiddetin olduğu ortamda yetişeceğine ayrılın. Ama her aile keşke huzurlu olsa ve çocuklar boşanma sonucunda ortada kalmasa. Yeni doğan bebeklere, ‘Allah analı babalı büyütsün’ derdik. Keşke her çocuk analı babalı, sevgi ve huzur dolu bir aile için büyüyebilse. Bu yüzden aile olabilmek gerçekten çok önemli. Huzurlu bir ailede yetişen çocuklar dünyanın en şanslı çocuklarıdır. Onlara hayat kapılarını sonuna kadar açıyor.”
