Hasat sonrası tarlanın yeniden ekime hazır olması amacıyla çiftçiler tarafından uygulanan anız yakma, kanuna göre yasak; toprak için ise zararlı olmasına rağmen kolay olması sebebiyle tercih sebebi oluyor. Hasat edildikten sonra ekinlerin toprakta kalan kök ve saplarının kasıtlı olarak yakılmasıyla gerçekleşen anız yakmada kontrol sağlanamadığında ise büyük yangınlar gerçekleşiyor. En yakın örneğinin Diyarbakır ile Mardin arasındaki alanda gerçekleştiği anız yangınlarıyla ilgili Prof. Dr. Mevlüt Mülayim konuştu. Mülayim, büyük yangınlara sebep olabilen anız yakmanın aynı zamanda tarladaki faydalı organizmaları ve canlıları da yok ettiğini bildirdi. 

Zafer'de milli heyecan! Zafer'de milli heyecan!

5 3-6

‘BU OLAY ÖRNEK OLMALI’

Ekolojik ortamı bozarken toprağın yanı sıra hava kirliliğine de sebep olan anız yakmanın sebep olduğu durumlarla ilgili konuşan Mülayim, Diyarbakır-Çınar ve Mardin-Mazıdağ ilçeleri arasında perşembe günü akşam saatlerinde uygulanan anız yakmayı örnek gösterdi. Onlarca kişinin yaralandığı ve ölümlerin de yaşandığı yangında kontrollü bir biçimde yapılması düşünülürken maddi ve can kayıplarının gerçekleştiğini anımsatan Mülayim, “Yasak olmasına rağmen hala anız yakma yöntemiyle tarlasını temizlemeyi düşünen üreticilerimiz var. Can ve mal kayıplarının yaşandığı ve yararlıların bulunduğu bu olay bize örnek olmalı!” diye konuştu.

5 1-3

‘ANIZI DA GELECEĞİNİ DE YAKMA! ‘

Kolay tarla sürümü nedeniyle tercih edilen anız yakılması, bazı çiftçiler tarafından ise farklı bir alternatifi olmadığı gerekçesiyle gerçekleştiriliyor. Prof. Dr. Mülayim ise teknolojinin gelişimiyle birlikte anızı parçalayabilen ekipmanlara sahip tarım aletlerinin bulunduğuna işaret ederek, anız yakılmasına bağlı olarak toprakta gerçekleşen zararları şöyle özetledi: “Maalesef çok yerde günümüzde kolay tarla sürümü gibi nedenlerle anız yakılmaktadır. Hâlbuki traktörler güçlü ve anızı kolayca parçalayabilecek ekipmanlar vardır. Toprak bitki yetiştirilen ortamdır. Topraklarımızda organik madde düşük olduğundan anız yakılmamalı, parçalanarak toprağa gömülmelidir. Anız yakıldığında toprakta canlılar 200 santigrat derecenin üzerine çıkan sıcaklıkta zarar görmektedir. Organik madde kazanımı ve toprak canlılığının yok edilmemesi gibi birçok faydası nedeniyle anız yakılmalı, dolaylı olarak toprak üstü ve içi canlılara zarar verilerek gelecek de yakılmamalıdır.”

5 4-2

‘DOĞAYA KARŞI SORUMLUYUZ’

Anız yakmalarının yanı sıra vatandaşların ihmalinden kaynaklı olarak da yangınların çıkabileceğini anımsatan Mülayim, bu kapsamda vatandaşlara uyarılarda bulundu. Doğaya karşı herkesin sorumlu olduğunun unutulmaması gerektiğini ifade eden Mülayim, “Bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar dâhil olmak üzere tüm canlıları yakından ilgilendiren biyoçeşitlilik, çevresel ve ekonomik bir öneme sahiptir. Barınmadan enerjiye kadar insanların ihtiyaç duyduğu tüm kaynakların doğada hazır olarak yer alması biyoçeşitlilik sayesindedir. Gezegenimizi korumak ve sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmak için biyoçeşitlilik kavramını tanımalı ve en azından biyoçeşitliliğe zarar vermemek adına dikkatli bir yaşam sürmeliyiz. İklim değişiyor ve zaten kötüye giden iklim koşullarına bir de yangınları ekleyerek dünyanın daha da kötü bir hal almasına katkıda bulunmayalım. Uygun olmayan yerlerde mangal yakmayarak ‘mangal yakmayınız’ yazısının bulunduğu kurallara riayet edelim. Yollarda sigara izmaritlerini ve içtiğiniz içecek şişelerini dışarı atmayalım; tarla ve yol kenarlarında kuru otları, yangına hassas çevreyi yangına karşı koruyalım.” diye konuştu.

Muhabir: HACER CEYLAN