Konya Aydınlar Ocağının düzenlediği Selçuklu Salı Sohbetlerinde bu hafta Araştırmacı ve fotoğraf sanatçısı Murat Sarıbaş ünlü İngiliz casus Gertrude Bell’in gözünden Konya’yı anlattı.
Konevi derneği salonunda yapılan programın açılış konuşmasında, Gertrude Bell’in Osmanlı’nın yıkılıp Orta Doğu’da sınırların yeniden çizilmesini sağlayan casuslardan biri olduğunu kaydeden Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, “Konya’ya da gelip çalışmalar yapan Bell’i, yaşadığı dönemi günümüze aktaran tarihi fotoğraflarıyla biliyoruz ama o devrin en önemli İngiliz ajanlarından biriydi” dedi. Daha sonra kürsüye gelen Fotoğraf Sanatçısı Murat Sarıbaş Gertrude Bell’in birçok yönden ele alınıp araştırılması gerektiğine vurgu yaparak, “O bir tarihçi, arkeolog, seyyah ve fotoğrafçı; fakat bu kadar değil, çok derin siyasi çalışmalar yürütürken, seyyahlık ve arkeolojik çalışmalarının ardında ajanlık faaliyetlerinde bulunan bir kadın.
Arabistan’da görev yapan Lawrence’i herkes tanır ama Gertrude ondan kat be kat üstün vasıflardadır. Şöhretinin ondan düşük olması da Lawrence ile ilgili yapılan filmlerdir” diye konuştu. Bell’in ailesi ve eğitim hayatıyla ilgili bilgiler de veren Sarıbaş, “Dedesi meşhur bir demir tüccarıydı. Babası da aynı işi yaptı. Annesini daha iki yaşındayken kaybeden Gertrude’yi üvey annesi yetiştirdi ve hayatını şekillendirdi.
O yıllarda İngilizler kadınların tahsil görmesine sıcak bakmazken babası onu Oxford Üniversitesi’ne gönderdi. Gertrude Oxford’u birincilikle bitiren ilk kadındır” dedi. 1868’de dünyaya gelen Gertrude’nin önce Avrupa ülkelerine seyahat edip dağcılık sporu yaptığını, daha sonra çocukluğunda aşılanan Orta Doğu ve Osmanlı Coğrafyası merakıyla bölgeyi karış karış gezdiğini anlatan Sarıbaş, “İstanbul’a geldiğinde yanında körüklü ve ayaklı fotoğraf makinası vardır. Yani bugünküler gibi elde, omuzda taşınabilen küçük bir makina değildi. O makine ile pek çok yerin fotoğrafını çekerken devletten aldığı izinle arkeolojik kazılar da yapmıştır” diyerek sözlerini sürdürdü.
Gertrude’nin Orta Doğu’ya ilk olarak Büyükelçi olan amcasını ziyaret etmek maksadıyla geldiğini ve o dönemde Hafız Divanını İngilizceye tercüme edecek kadar Farsça öğrendiğini kaydeden Sarıbaş, “O ziyaretinde Bell, elçilikte görevli bir
diplomata âşık olup durumu babasına bildirmiş ama evliliklerine izin verilmemiş. Bir sonraki ziyaretinde ise âşık olduğu diplomat bir kazada ölmüştür. Bu onun ilk hayal kırıklığıdır” dedi.
Gertrude Bell’in Konya’da da bulunduğu yıllarda günümüze pek çok fotoğraf bıraktığını anlatan Sarıbaş, “Konya’da geçirdiği dönemde İngiliz Konsolosu Yüzbaşı Doughty Wylie ile birbirlerine âşık olmuşlardır. Fakat Wylie evlidir ve bu aşk hep mektuplarda kalmıştır. 1 Dünya Harbinde Wylie Albay Rütbesi ile Çanakkale Harbine katıldığında bir Osmanlı keskin nişancısı tarafından öldürüldü. Gertrude böylece ikinci aşk acısını yaşadı ve hiç evlenmedi” diyerek devam etti.
Bir fotoğraf sanatçısı olarak, Gertrude Bell’in fotoğraflarında görülen objelerin günümüzdeki hallerini onun açısından fotoğraflamaya başladıklarını ve akan tarih içinde büyük değişimi gördüklerini anlatan Sarıbaş, şu bilgileri verdi: “Elimizde Konya Surlarına ait tek fotoğraf Gertrude Bell’in çektikleridir. Keşke o surlardan geriye bir eser kalabilseydi. Onun geldiği yıllarda Sille’de çok yoğun bir nüfus olduğunu fotoğraflarından anlıyoruz. Çünkü o binaların birçoğu günümüze ulaşmamış.
Gertrude Anadolu’yu gezerken arkeolog kimliğiyle çok rahat hareket etmiş ve İngiliz Konsolosluklarıyla ile hep ilişki içinde olmuş. Almanların Konya demir yolu inşaatını yaptıkları dönemde inşaata ve Alman-Türk ilişkilerine dair İngiltere’ye mektuplar yazmış. Gittiği coğrafyada sosyolojik tespitler de yapan Gertrude İngilizlere çok önemli bilgiler verip Orta Doğu’nun bölünmesine, sınırların yeniden çizilmesine en büyük katkıyı sağlamış. Irak devletini kurup sınırları belirledikten sonra henüz 58 yaşındayken yüksek dozda uyku ilacı alarak uyudu ve bir daha uyanmadı. Fakat bu bir intihar mıydı yoksa suikast izi barındırıyor muydu, bilemeyiz! 12 Temmuz 1926’da Bağdat’ta öldü ve oraya defnedildi.”
Program sonunda Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, halen Yüksek lisansa devam eden Murat Sarıbaş’a teşekkür ederek günün hatırası olarak kitap takdim etti.