YALANCI BAHAR

Abone Ol

Yalancı baharla ilgili çok sayıda şarkılar yazılmış ve söylenilmekte ancak ben bunlardan bahsetmeyeceğim. Yalancı baharın tarıma etkileri üzerine bilgileri sizlerle paylaşacağım. İklim değişikliği, dünya genelinde hava şartlarını etkileyen en önemli faktörlerden biri haline geldi. Kış aylarının gelmesiyle birlikte, beklenen kar yağışlarının ve soğuk günlerin yerini ılık hava dalgalarının alması, bu değişimin bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. Kış aylarında oldukça uzun süren sıcak günlerden sonra Mart ayının ikinci yarısında tekrar kar ve soğuk günlerin geri gelmesi hem vatandaşın günlük giyiminde hem de çiftçilerimizin üretim takviminde farklılığa neden olmuştur.

Dünya genelinde görülmekte olan iklim değişikliği nedeniyle hava sıcaklıklarının kış aylarında mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ve yeterli yağış düşmemesi nedeniyle görülen kuraklık ağaç ve bitki topluluklarının hayat döngülerinde değişimlere yol açmaktadır. Tarım ürünlerin ekiminde de bilinen takvimler ve tavsiyeler şaşırtmaktadır. İşte bu değişimler tarımın zorluğunu ve bir bilim olduğunu ortaya çıkarmakta ve önemi görülmektedir.

Özellikle bu yıl kışın hava şartları pek beklenen gibi olmadı. Nisan ayına sayılı günler kala halâ Türkiye genelinde yurdun pek çok yerinde olduğu gibi Konya’da da eski günlerde ki gibi çok kar yağışı yok. Kar olmadığı gibi yağmur da yeterli yağmadı. Türkiye genelinde sıcaklıklar, mevsim normallerinin üzerinde seyretmektedir.

Kış aylarında mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları nedeniyle ağaç ve bitkilerin erken çiçek açmasına, tarımda verim ve kalite kaybına neden olmaktadır. Ayrıca bu erken çiçeklenme biyoçeşitlilik üzerinde de risk oluşturmaktadır.

Atalarımız bunu “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır“ diye söylemişler. Daha “Koca karı soğuklarını” yaşamadık, o nedenle vatandaşın yazlıklara erken geçişi hastalanmalarına, üreticilerimizin de yazlıkları erken ekmeleri çıkış yapan bitkilerin üşümesine neden olacaktır. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre geçtiğimiz aylarda ki ortalama sıcaklılar son uzun yıllar ortalamasına göre yüksek bulunmakta ve bu artış toplumu düşündürmektedir.

İç Anadolu bölgesinde ortalama sıcaklıklar Bölgenin Aralık ayı uzun yıllar ortalama sıcaklığı 1.4 °C iken, 2024 Aralık ayı 3.0 °C olarak gerçekleşmiştir. Kış aylarında görülen bu 1.6 0C fark az bir fark olarak görülmemelidir.

İç Anadolu Bölgesinde ortalama sıcaklıklar bölgede mevsim normalleri civarında gerçekleşmiştir. Bölgenin Şubat ayı 1991-2020 normalleri 0.9 °C iken, 2025 Şubat ayı -1.0 °C olarak gerçekleşmiştir. Ekstrem sıcaklıklar, bölgede en düşük sıcaklık -23.3 °C olarak Pınarbaşı (Kayseri)’de, en yüksek sıcaklık ise 15.7 °C olarak Polatlı’da tespit edilmiştir.

Konya’da önceki yıllara kıyasla daha sıcak geçen aralık ayında "yalancı bahar" a kanarak erken çiçek açan ağaçlar ve bitkiler, sıcaklıkların düşmesi ve bazı bölgelerde kar yağışı nedeniyle zorlu kış şartlarından zarar görmektedir. Bu durum ağaçların meyve veriminde düşüşe, biyoçeşitlilikte ise hasara yol açmaktadır. Tarımsal faaliyetler bitkinin sadece bir istekliliği göz önüne alınarak yapılmamalı, yetişme döneminde ki beklenen bütün meteorolojik veriler dikkate alınarak programlanmalıdır.

İklimlerde meydana gelen ufak değişikliklerin etkileri tarımsal faaliyetlerde oldukça büyük etki yapmakta olduğu bilinmelidir. Özellikle bitkilerin çevre şartlarına en hassas oldukları dönemler çimlenme- çıkış ve çiçeklenmeye başladığı dönemlerdir. Bitkinin yetişme döneminde yaşanabilecek en küçük iklim değişimi bu dönemlere denk geldiğinde verime bitki sağlığı etkileneceğinden verim ve kalitede değişimler görülmektedir. Kış aylarındaki sıcaklığın yükselmesi ve sıcaklıklarda ki ani değişimler ciddi tarımsal kayba neden olmaktadır. Bu değişimler sera şartlarında kontrol altında tutulabilir, ancak açık arazi şartlarında kontrol etmek mümkün olmayacağından yetiştirme teknikleriyle dengelemeye çalışılmalıdır.

Yetiştirme tekniği olarak mahalli çeşitlerin kullanımı, doğru ve uygun zamanlarda bitki besleme ve diğer bakım işlerinin zamanında yapılması da gerekmektedir. Yetiştirme tekniği içerisinde "Bitki fizyolojisi” dikkate alınmalıdır. Bitki tek yıllık veya çok yıllık olması büyüme fizyolojisi bakımından farklılık gösterdiğinden bu özellikleri bilinerek uygulamalar yapılmalıdır. Tek yıllık bitkiler tohum içerisindeki besin maddesini kullanarak ilk büyümelerini başlattıkları için erken gelişme döneminde olumsuz hava şartlarıyla karşılaşmaları halinde büyümeleri büyük oranda zarar görmektedir. Tek yıllık bitkinin zarar görme durumuna göre hayatiyeti etkilenmekte veya ölmektedir. Çok yıllık bitkilerde kış sonrası ilk büyümede bitki kış öncesi depolarında biriktirmiş olduğu besin maddelerinin %75’ini kullanarak ilk büyümesini başlatır. Olumsuzlukla karşılaşması halinde şartlar uygun olunca bitki tekrar büyümek için yedek besin deposundaki kalmış olan %25 oranındaki besin maddesini yine %75’ini yani ilk büyümede kullandığı için toplam besin maddesinin ¼’ünü kullanarak tekrar büyümesini başlatmaktadır. Tabii ki her zarar görme durumunda bitkinin hayatiyeti daha az besin maddesi kullanımı nedeniyle zayıf gelişme göstermektedir. Bu nedenle bitkilerin büyüme fizyolojileri iyi bilinmeli ve yetiştirme döneminde dikkate alınmalıdır.

Günümüzde artan çevre kirliliği ve mevcut tarımsal uygulamaların bu kirlilikte ve karbon salınımında payı olmasının sonucu olarak dünyada çevre-dostu alternatif tarım modelleri arayışı hızlanmıştır. Gelişen yeni teknolojilerin tarımda uygulanması, bilinçli çiftçilik, eğitimli tarım işletmecileri mesleği yeniden cazip hale getirmektedir. Tarımda gelişen otomasyonun kullanılması tarımda insan iş gücünü azaltması yanında ilaç, gübre ve su tüketimi gibi önemli girdileri de büyük ölçüde azaltmaktadır. Bu gelişmelere rağmen iklim faktörleri ve iklim faktörlerinde olabilecek değişiklikler tarımsal üretimde asla göz ardı edilmemelidir.

Bilim adamları genelde mevsimlerde 10 günlük öne kayma yaşandığını belirtmektedirler. Ancak bu kayma eskiden olduğu gibi tamamının 10 gün öne gelmesi şeklinde olmayıp değişken şartlar içerdiğinden yetiştirme de riskleri göz önüne alınması gerektiğini de belirtilmektedir. Bu nedenle mahalli ve mahallinde ıslah edilen çeşitlerin kullanılması görülebilecek riskleri en aza indirmede önemlidir. Yalancı bahara aldanıp erken çiçek ağaçlar ve uyanan bitkiler dondan zarar görmektedir. Tarımda bu riskleri en aza indirecek bilimsel uygulamalar yapılmalıdır.

Olumsuz ve beklenilenin dışında hava şartlarıyla karşılaşılması sadece ağaçların ve yetiştirilen bitkilerin tarımı etkilenmemekte, aynı zamanda bu bitkilerle ortak yaşayan ve bunlara uyum sağlamış böcek, kuş ve küçük memeli gibi canlı türlerini de etkilemektedir.

Baharın habercisi olan cemrelerin iklim değişikliğiyle yer değiştirdiği tarım takviminin de değişmeye başladığı görüldüğünden tarım el yordamıyla yapılan bir meslek olmaktan çıkmıştır. Bitkisel ve hayvansal üretimin entegre edilmesi yeni tarım teknolojilerinin kullanımı ile mevcut ekosistem ve biyoçeşitlilikte korunmaktadır.

Gıda güvenliği ve tarımın sürdürülebilirliği için tarım bilimcilerince tavsiye edilen şekliyle bilime uygun yapılmalıdır.