Sorunlar ekonomiden fazla büyürse

Abone Ol

Toplumun düzeni değişti. İnsanlar kendilerinden vazgeçer oldu. Nasıl bir yaşamın içinde ayakta durmaya çalışıyoruz? Anlamakta güçlük çekiyorum. Aynı gün içerisinde iki kız kardeşin cesedinin bulunması nasıl bir durumdur. Bir insan canından nasıl vazgeçer. Her şey tükenmiştir. Kendine ve çevresine vereceği hiçbir şey kalmamıştır. En önemlisi yaşamak için gerekli olan ihtiyaçlarını mı karşılayamamıştır? O kadar çok soru var ki ama sadece içinizin acıması ile kalıyorsunuz.

Türkiye’de az eğitimli, düşük gelirli ve de sayısı çok olan grup, keşke düşük faizin kendilerine enflasyon olarak döneceğini bilseydi.

Ekonomide büyümeden söz edilirken, sorunlar ekonomiden hızlı büyüyorsa ekonomik büyüme hissedilmez. Tasarruf tedbirlerini duyunca hayretlerinizi sizde benim gibi gizleyemiyorsunuzdur. Çünkü artık tasarruf tedbirleri 112’nin kapatılmasına kadar geldiyse vay halimize. O zaman sormazlar mı vatandaş ölsün mü? Diye . milletin sözü şu “iktidar kendi yaşasın diye ekonomistlerin vatandaştan tasarruf edip vatandaşın ölmesini istiyor” sözleri havada uçuşuyor. Bazı uzmanların sözü ise şu “iktidar ölüm mangası gibi!” para yok emekli ölsün. Para yok köpekleri uyutalım. Para yok 112’yi kapatalım.

Vatandaşın sağlığı, vatandaşın parası, vatandaşın malı, vatandaşın arabası, servisi, lojmanı nasıl bir tasarruf tedbiri denmez mi?.. bütün tasarruflar vatandaştan beklenirse sonuçları da hiç iç açıcı olmaz.

Emeklilere Temmuz ayında yapılacak zamlar yine enflasyon farkı yada reis farkı mutlaka konulacak. Fakat en düşük emekli maaşı 13 bin konusunda duyumlarımız var. Fakat kök maaşlar düzenlenmedikten sonra yapılacak zamlar yine sıkıntılı durumların devam etmesini engelleyemeyecektir.

Yıl sonuna kadar enflasyon artmaya devam edecek gerçeğini unutmayalım. Çünkü gerçekten piyasada esnafı ve tüccarı harekete geçirecek sıcak para dönmüyor. Üstelik milletin cebinde banka kartları koleksiyonu var ve bu kartlar çoktan patlamış durumda. İhtiyaçlar gelirin üzerinde olunca bütün yapılan harcamalar, vatandaşın kendini duvardan duvara çarpması gibi bir durumun yaşandığını gösteriyor.

Fıkra bu ya! Kasabanın semercisi ölmüş... Yeni gelen semerci işin acemisiymiş. Yaptığı kötü semerler yüzünden bütün eşeklerin sırtı yara olmuş. Başlamışlar semercinin ölmesi için dua etmeye… Sonunda dualar kabul olmuş. Semerci ölmüş. Ne var ki yerine gelen daha da acemiymiş. Gelen gideni aratmış yani… Eşekler yeniden duaya başlarken biri demiş ki: Yahu arkadaşlar anlaşıldı ki semercinin iyisi gelmeyecek. Semerci ölsün diye dua etmenin anlamı yok.

Peki, ne yapalım?

 Allah’a bizi eşeklikten kurtarması için dua edelim.”

Fıkra burada bitiyor ama birileri çıkıp öküzün altında buzağı aramasın. Bu bir fıkra... İnternet ortamında dolanıp duruyor. O kasaba nerede bilmiyoruz? Bizimle de alakası yok ve bu fıkrayı okuyunca zihnimizde kurduğumuz bağlantılar, tamamen tesadüften ibaret olabilir. Ama kasabanın tek sorununun, kasabalıların sırtını yaralayan semer olmadığı da ortada… Öyleyse, eşeklikten kurtulmanın bir yolu olabilir mi? Mesela semerci ölsün diye dua etmek yerine, Allah’a kendilerini eşeklikten kurtarmak için el açtıklarında, nasıl dua etmeliler? Sorunu teşhis etmek akıllıca olmaz mı?

Tüm suçu semercilerin üzerine atmak, bana biraz haksızlık gibi geliyor. Eşeklerin eşeklik eşiklerini bulup çıkarabilirsek, onların eşeklikten kurtulmaları için bir katkı sağlayabilir ve semercilere suçu yıkma kolaycılığından vazgeçmiş oluruz.

Aslında toplumun büyük bir çoğunluğunu teşkil eden dar gelirlilerin, bütün yaşananlara dur deyip demeyecekleri yerel seçimlerde test edildi. Eğer bunlar görmezden gelinirse ve geçim sıkıntısı yaşayanların sesine kulak verilmezse işte o zaman olacakları ben size söylemiş olayım. Erken seçimin zilleri çalmaya başlar. Geçinemeyenler boş tencereleri alıp sokaklara çıkar saraya doğru yürümeye, seslerini yükseltmeye başlarlar. Tüm bu yanlışların yaşanmaması için vatandaşın sesine kulak vermek en doğrusu olacaktır. Onların en doğal haklarını yani yaşam haklarını ellerinden almamak gerekiyor. Çünkü devlet halkını yaşatmak için vardır. İktidarlar milletin kendisine hizmet etmesini istediği kişilerden oluşur ve hizmeti beklemek te en doğal haklarıdır.

En nihayetinde vatandaş çok bir şey istemiyor. Sadece yaşamak, nefes almak, ihtiyaçlarını giderebilmek istiyor. Yoksa market market dolaşıp hangisi ucuz diye piar yapmak istemiyor. Vatandaşını rahat ettiren iktidarlar her zaman zirvede kalmışlardır. Yeter ki vatandaşın sesine kulak verilsin. Feryat edenlerin sesi duyulsun.