Eğitimciler Birliği Sendikası (EBS) diğer illerle eş zamanlı olarak “Haklar yarım kalmasın Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) eğitimcileri bölmesin” çağrısında bulundu. İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan basın açıklamasına Eğitimciler Birliği Sendikası Konya 1 No’lu Şube Başkanı Nazif Karlıer, sendika üyeleri, şube müdürleri, eğitimciler ve basın mensupları katıldı.

Aykent MTAL avantajlarıyla tercih sebebi! Aykent MTAL avantajlarıyla tercih sebebi!

‘EĞİTİMCİLERİ MEMNUN EDECEK BİR YASA TASARISI BEKLİYORUZ’

Basın açıklamasında bulunan Başkan Karlıer, 2 yıl önce talep edilen Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun çıkarıldığını ancak çıkarılan kanunun bütün uyarılara rağmen ihtiyacı karşılayacak şekilde düzenlenmediğine dikkat çekti. Bu kapsamda şube müdürlerini, ilçe milli eğitim müdürlerini, il milli eğitim müdür yardımcılarını, bakanlık ve eğitim müfettişlerini, şahsa bağlı uzmanları ve araştırmacıları kapsam dışı bırakan mevcut kanun maddelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinin altını çizen Karlıer, “Bu günlerde yetersizliği açık ve iptal edilen maddeleri ile uygulama şansı kalmayan kanunun yeniden düzenlenmesi ve bu sefer kapsamı geniş, şiddete yaptırım içeren ve eğitimcilerin tamamını memnun edecek bir kanun tasarısı, TBMM gündemine gelsin istiyoruz. Ülkemizin kamu personel sistemi, kamu politikasının belirlenmesi, yürütülmesi ve düzenlenmesi konusunda şef, şube müdürü, daire başkanı, genel müdür şeklinde hiyerarşik sıralanan yönetim hizmetleri kadro grubu şekilde tasarlanmıştır. Nitekim kariyer uzmanlığından şef ve daha üstü kadrolara uzanan bir mesleki kariyer ve görevde yükselme silsilesi kurgulanmıştır. Ancak yönetim hizmetleri kadro grubuna görev, yetki ve sorumluluklarının genişliğiyle uyumlu olmayacak şekilde sınırlı özlük hakları ve yetkileri verilmiştir. Hiyerarşik olarak kendilerine bağlı ve yönetim, karar alma, uygulamaya koyma, hesap verme sorumluluğu bulunmayan diğer kamu görevlilerinden çok da farklılaştırılmamış bir seviyede özlük haklarının verildiği görülmektedir.” dedi.

‘UNVANA DAYALI HAKLARIN TANINMASINI İSTİYORUZ’

Mevcut Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda da kanunun kapsamı yönüyle en baştan yanlış yapıldığına dikkat çeken Karlıer, bu kapsamda şunları söyledi: “Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanları, eğitim öğretimin içerisinde bilfiil bulunan ve çoğunlukla da öğretmenlik unvanını kazanılmış hak olarak uhdesinde bulunduran şube müdürleri ile dengi ve üstü kadrolarda bulunanlar, fiilen öğretmenlik yapmadıkları ve genel idare hizmetleri sınıfına dahil olmaları gibi gerekçelerle kariyer basamakları sınavına girmelerine dahi imkan tanınmamıştır. İşte bugün burada toplanmamızın, hep birlikte ses vermemizin, ortak iradeyle söz söylememizin nedeni; eğitim yönetiminin yükünü omuzlayan, sorunları sırtlayan millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik/başöğretmenlik unvanına dayalı hakların tanınmamasını protesto etmek, Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısında bu konudaki değişiklik talebini ve ihtiyacını haykırmaktır. Anayasa Mahkemesi’nin kısmî iptal kararı sonrası, Bakanlığın girişimiyle yeni bir Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısı hazırlandığını, Cumhurbaşkanlığında son şekli verilen tasarının TBMM’ne sevk edileceğini biliyoruz. Ancak taslağın görüşüldüğü süreçte, çeşitli bahanelerle eğitim çalışanları arasında ayrımcı ve dışlayıcı bakış açısının devam ettirilmeye çalışıldığını görmekteyiz. Şube müdürü veya üstü kadrolarda bulunan personelin büyük bir çoğunluğunun diğer bakanlıklardan farklı olarak öğretmen kökenli olduğu, öğretmenlik unvanlı bu kişiler yönünden kazanılmış bir hak, hak edilmiş bir unvan, yetkinliğe sahip bir meslekî tecrübe olduğu unutulmamalıdır. Yine söz konusu kadrolarda bulunanların eğitim-öğretim kamu hizmetinin niteliği gereği eğitim ve öğretimden ayrıştırılması mümkün bulunmayan eğitim yönetimi ve denetimi faaliyetlerini icra ettikleri, bulundukları kurumların sadece bir idarî faaliyet yürütülen yerler değil eğitim kurumlarını tamamlayan yapılar oldukları, kısaca bizatihi eğitim-öğretimin içinde bulundukları göz ardı edilmektedir.”

‘SINAVSIZ GEÇİŞİN ÖNÜ AÇILSIN’

Hakların tanınması hususunda atılan adım ve yapılan çağrılarla seslerini duyurmaya çalıştıklarını söyleyen Karlıer, bu kapsamda Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun ekonomik krize kurban edilmemesi gerekliliğini savundu. Karlıer, konuyla ilgili, ““Ek ders ücreti artırılmalıdır. Uzman ve başöğretmenlik kıdem süreleri söz verildiği gibi 5 ve 10 yıl olmalıdır. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası katmerli ceza haline getirilmemelidir. Birinci dereceye gelen bütün memurlara 3600 ek gösterge hayata geçirilmelidir. Kadroya geçen öğretmenler, kadrolu öğretmenliğin özlük haklarından faydalanmalıdır. Anayasal bir hak olan aile bütünlüğü teminat altına alınmalıdır. Sözleşmeli öğretmenlik ve öğretmen alımında mülakat kaldırılmalıdır. Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldırılmalı, memurluğa sınavsız geçişin önü açılmalıdır. İptal edilen toplu sözleşme ikramiyesine çözüm üretilmelidir. Kamudaki şeflerin maaş dezavantajları giderilmelidir” diye konuştu.

Muhabir: HACER CEYLAN