Konyaspor’da yanlışlar zinciri!

Abone Ol

Öncelikle şunun altını çizmekte yarar var; Konyaspor “kahır sezonu”ndaki şartlarla yola çıkacaksa, hele ekonomik yaptırımlardan dolayı transfer tahtasının açılması da “zor” gibi görünüyorsa, yönetime devam edeceklerin ya da göreve yeni geleceklerin bin düşünüp, bir karar vermeleri gerekiyor…

Konyaspor’un önündeki en büyük iki engel, 1 milyarın üstünde olan borcu ve  transfer tahtasının kapalı olması...

Bunu belirtmekte fayda var.

*

Murat Kurum’u seviyorum, ama Konya’yı ve Konyaspor’u daha çok seviyorum…

Dolayısıyla da, Bakan Murat Kurum’un yanlışlarını tasvip etmem, yanında da durmam…

Murat Kurum’un ısrarla “Fatih Özgökçen” denilen bir adamın arkasında durmasını ise farklı yorumlarım…

Çünkü, adamın futbol noktasında hiçbir özelliği olmadığı gibi ya da “davet etmeselerdi ne işim vardı Konyaspor’da” dediği gibi, hem Konya’ya, hem Konyaspor’a hem de Murat Kurum’a büyük zarar verdi…

Tabii ki Ak Parti’ye de...

Nasıl mı zarar verdi?

Bu sorulara cevap ararken, aşağıdaki başlıklara göz atmak yeterli sanırım…

O zaman gelin bir fikir jimnastiği yapalım…

Konyaspor’da göreve geldiği günden bu yana, egosundan, kibrinden ve insanlara üst perdeden bakmasıyla öne çıkan Fatih Özgökçen’in, kulübü nasıl enkaz haline getirdiğine bir göz atalım.

*

KONYASPOR NASIL BU HALE GETİRİLDİ?

Konyaspor’da kader ağlarını ne zaman mı örmeye başladı…

Hilmi Kulluk’un gitmesi, Fatih Özgökçen’in gelmesiyle birlikte, Konyaspor duraklama devrine girdi, sonunda iş “ligden düşme kapısı”na  kadar dayandı…

Hilmi Kulluk, farklı bir başkanlık ve yöneticilik anlayışı getirmişti…

Kulübün kurumsallaşma sürecine  büyük katkıları olmuş, kulübün vizyonunu değiştirmişti…

Devam etmeme noktasında, kulağa hoş gelmeyen dedikodulardan sonra kongre kararı aldı ve Konyaspor’da Fatih Özgökçen dönemi başladı…

Futbolla alakası olmayan, kulüp üyeliğinden iki kez atılan Fatih Özgökçen başkanlık koltuğuna oturur oturmaz, güç zehirlenmesi ile gömleğin düğmesini yanlış ilikledi ve Konyaspor’un iki yakası bir araya gelmedi…

Habercileri, yani  kendilerini eleştirenleri  tesislere almayarak, basın toplantısına çağırmayarak,  akıllarınca basını cezalandırdıklarını düşündüler…

Aslında en büyük cezayı Konyaspor’a verdiler…

Konyaspor Kulübü’ne ait olan Tatlıcak tesislerini, parsel parsel sattılar..

Tesislerden gelen paralarla, kendilerinin transfer ettiği  “çöp” oyunculara olan borçları ödediler…

xx

Konyaspor’un esas çöküş süreci İlhan Palut’un haksız yere kulüpten gönderilişiyle daha da sertleşti.

Konyaspor’un bu kötü gidişi ve İlhan Palut’un apar-topar gönderilişinde Fatih Özgökçen ne kadar sorumluysa, kulüpte iş ve aş verdiği kişiler, yani, İlhan Hocanın Kayacık tesislerinde ve takımın otobüsünde ya da uçağında görmekten rahatsızlık duyduğu İrfan Kulekaya ve Cihan Ünal ikilisi ile bir dönem CEO olarak görev yapan Mustafa Göksu da sorumlu olarak öne çıkan isimlerdi…

Bunların SCOUT ekibi olarak izleyip de Konyaspor’a transfer ettirdikleri oyuncuların “balon” çıkması ve İlhan Palut’un da bunları oynatmaması ile birlikte ”kurt elmanın içine girmiş”, daha doğrusu, “kader ağlarını o zaman örmeye başlamış” anlayacağınız…

Cihan Ünal ve İrfan Kulekaya’nın getirdiği oyuncuları yetersiz gören ve oynatmayan İlhan Palut, bu ikilinin, futboldan anlamayan kulüp başkanını etkilemeleri sonucunda Konyaspor’dan paketlendi…

Anlayacağınız, İlhan Palut’un gönderilişi ya da kovuluşu, kulüp başkanının dediği gibi, Konyaspor kulübünün değil, ama birilerinin üstün menfaatleri doğrultusunda gerçekleşti!

Sonrasında ise Konyaspor’da “çöküş” dönemi başladı…

Dolayısıyla da Hilmi Kulluk döneminde “cazibe merkezi” olan Konyaspor kulübü, Fatih Özgökçen döneminde adeta bir “gulyabani”ye dönüştürüldü ve futbol ailesi, Konyaspor’a “cüzzamlı” muamelesi yaptı…

Hilmi Kulluk’tan aldığı mirası “har vurup harman savurarak”, kısa sürede tüketen ve kulübü 1 milyar civarında bir borçla Ömer Korkmaz’a devreden Fatih Özgökçen, bunlar yetmezmiş gibi, 1922 Konyaspor’u 2. Ligden 3. Lige, Konyaspor Basketbol takımını Süper Lig’den bir alt lige düşürerek tarihe geçti!

Avrupa’ya oynayacak bir takımı dağıtması, Tatlıcak Tesislerini elden çıkarması, Alt yapı takımlarını Konteyner evlere mecbur etmesi de Konyaspor kulübüne verdiği zararlardan sadece bazıları…

Anlayacağınız; yokuş aşağı giden freni boşalmış kamyon gibiydi…

Yıktı, geçti!

Ama kendisi hem de arkasında duranlar da altında kaldı bu yıkımın.

*

KONYASPOR BU CENDEREDEN NASIL ÇIKAR?

Altını çizerek söylüyorum; Konyaspor bu borç yüküyle bir alt lige gitmedi, ama gitmekten daha beter durumda!

Transfer tahtası kapalı,  oyuncu alamaz, filiz lisans çıkaramaz durumda…

Ve bütün alacaklılar kulübün kapısında kuyruğa girecek…

Konyaspor, “ağır yaralı” olarak tutunduğu bu ligde, belki yarası daha da derinleşecek ve tedavisi mümkün olmayacak…

Kimse kusura bakmasın, ben başkaları gibi “düşmedik” diye sevinemiyorum” ve Trabzonspor’a güzellemesi yapamıyorum!

Konya gibi, yani paranın zor kazanıldığı bir şehirde Başkan Ömer Korkmaz,  2. Başkan Adem Bulut, Başkan Yardımcısı Yunus Derebağ ve diğer yöneticiler ceplerinden 300 milyon gibi bir riske girmişler, takımın nefes almasını sağlamışlar…

Sağ olsunlar…

Soruyorum şimdi; aynı riske bir daha girerler mi ya da böyle bir maddi güçleri var mı?

Zannetmiyorum…

Çünkü, Konyaspor şu anda tam manasıyla  “kör kuyu” ve geri vermemek şartıyla ne atarsan yutar bir vaziyette!

O nedenle de kimse, 1 milyarın üstünde borcu olan kulübe koşa koşa gelmez…

Tekrarlamakta yarar görüyorum; Konyaspor kulübü, Fatih Özgökçen “kambur”undan kurtulmaya kurtuldu, ama içerisinde bulunduğu travmatik ve ekonomik kamburdan nasıl kurtulacak?”

Bu sorunun cevabını vermek hiçte kolay değil…

Konyaspor Başkanı Ömer Korkmaz, bu soruların cevabını (yarın) Cumartesi günü yapacağı basın toplantısında futbol ailesi ile paylaşacaktır…

Ki paylaşmalı da…

Ve varsa nasibine düşeni de almalı.