Konyaspor, Konyaspor olalı böyle bir zulüm, böyle bir aymazlık, böyle bir ihanet görmedi…

Bir adam geliyor, Konya’nın, Konyaspor’un ve Ak Parti’nin ayarları ile oynuyor, sonra da kahramanlar gibi elini kolunu sallayarak çıkıp gidiyor…

Tatlıcak tesislerini sattı, kimsenin gıkı çıkmadı…

1922 Konyaspor’u düşürdü, kimse oralı olmadı…

Konyaspor basketbol takımını Süper Lig’den düşürdü, bir kişi kafasını kaldırmadı…

O takımın düşüşü durmadı, birinci ligden de bir alt lige paraşütsüz düştü…

Ve bütün bunlara rağmen, Konyaspor’u 300 milyon civarında borçla aldı, 1 milyar borçla devretti, kimse hesap sormadığı gibi, genel kurulda ibra edildi ve  alkışlarla uğurlandı…

Konyaspor’da devam etseydi, 1922 Konyaspor’da  buharlaşmış olurdu…

Kimden bahsettiğimi biliyorsunuz…

İyi ki, Konya’yı ve Konyaspor’u karşılıksız seven insanlar var ki, 1922 Konyaspor bulunduğu life tutundu…

Ömer Korkmaz ve yönetimi yukarıdaki takımı ligde tutabilme adına, bütün mesailerini buraya harcarlarken, 1922 Konyaspor’a vakit ayıramamalarını “anormal” karşılamamak lazım…

Yukarıda da altını çizdiğim gibi, Konya ve Konyaspor’u çok seven eski başkan Hilmi Kulluk başta olmak üzere, Ekrem Coşkun, Ömer Atiker ve isimlerini sayamayacağım birçok vefalı insan 1922 Konyaspor’un lige tutunmasında maddi ve manevi destek verdiler…

Kulübün genç başkanı Osman Baharoğlu ve yönetimindeki arkadaşları da canla-başla çalışarak, kapı kapı dolaşarak takımı ligde tutma adına gayret gösterdiler…

Sonuç itibarı ile 1922 Konyaspor sezonu alnının akıyla tamamladı…

Tabii ki burada Mehmet Yıldırım faktörünü de unutmamak lazım…

Hem yaş olarak, hem tecrübe olarak önemli bin mesafe kaydeden Mehmet Yıldırım’ın da dağılmış, mental olarak tükenmiş bir oyuncu grubunu toparlaması, maçlara hazırlaması kolay olmadı…

Son derece duygusal olan Mehmet Yıldırım’ın uykusuz geceler geçirdiğine adım gibi eminim.

*

Bu takımın ligde kalmasında çorbada tuzu olanları da es geçmemek lazım…

Bunlardan birisi Mehmet Baykan, birisi de Ünal Karaman…

İkisi de Konya ve Konyaspor’u seven ve bu şehre aidiyet duyan, bu şehrin kıymetlileri…

Ünal Karaman’ın çok önemli Bayburtspor maçı öncesinde soyunma odasına inip, oyuncularla yaptığı sohbet ve sonrasında da o maçın farklı bir skorla bitmesi ne kadar kıymetli…

Ki, o maçtan sonra 1922 Konyaspor lige tutundu…

Tabii ki Fatsaspor maçında da takımı yalnız bırakmadığı gibi…

Daha önceki bir yazımda ifade ettiğim gibi, inşallah olmaz, ama Konyaspor’un içerisinde bulunduğu duruma bakınca, bu şehrin 1922 Konyaspor’a ihtiyacı olacak gibi…

Hele de Konyaspor’un kalan son dört maçını gözümün önüne getirdiğimde, yüreğim sızlıyor!

Ne demek istediğimi siz anladınız…

Umarım yanılırım…

Umarım Konyaspor Pazartesi günü oynanacak Fenerbahçe maçında bir sürpriz yapar.

İSTANBULLU RECEP KUM

Herkes onu Recep Kum olarak bilir…

Ama o benim İstanbul Recep’im…

Yani adaşım…

1980’li yıllarda tanıdım kendisini…

Yeni Meram’da muhabirlik yapıyorum, Allah rahmet eylesin Şenyurt Özbay, spor müdürümüzdü…

 “İyi bir futbol turnuvası yapalım, Konya’da bir ilk olsun” dedi…

Kolları sıvadık, yanılmıyorsam 54 takımın iştirak ettiği bir turnuva oldu…

2 ve 3 nolu sahalarda, lisanlı hakemlerin yönettiği maçlar oynandı…

Ben hem turnuvanın yönetim ekibindeydim, hem de Eskigarajspor’un oyuncusuydum…

Recep Kum’u, yani İstanbullu Recep’i Eskigarajda toplandığımız İhsan abinin esnaf çay ocağı, Urfalı Hasan abinin lokantası ile simitçi Mustafa abinin fırınında tanıdım…

Fırıncı Mustafa, Halil, Asker Ali abi ve en önemlisi de Nuran ustanın yeğeni oluyordu Recep…

Konyalı değil, tam bir İstanbul bitirimiydi Recep…

Eskigarajspor’un bu futbol turnuvasında 3. olmasında onun da katkısı vardı…

Çok sevdim kendisini ve 2003’te elektrik direğinde akıma kapılıp hayatını kaybedince kadar da ilişkimiz sürdü…

21 yıldır İstanbullu Recep aramızda yok…

Allah’ın rahmeti üzerine olsun…

Ne diyebilirim ki başka.